17 Ekim 2023 Salı

2.Güvenilir Ürün Zirvesi -Feed the Future Ödül Töreni-Yılmaz Parlar

 2.Güvenilir Ürün Zirvesi -Feed the Future Ödül Töreni

Başkanlığını Celal Toprak’ın (Yeni Platformlar Derneği (YAPDER) Bünyesinde Güvenilir Ürün Platformu tarafından  2. Güvenilir Ürün Zirvesi" ve "Feed the Future Ödül Töreni" 16 Ekim 2023 Pazartesi günü Florya Crowne Plaza Hotelde gerçekleştirildi.



Güvenilir Ürün Platformu Sekreteri Elif Aşlamacı Attepe’nin üstün gayretleriyle, Güvenilir Ürün Platformu tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Güvenilir Ürün Zirvesi ve Feed the Future Ödül Töreni, 12 ülkeden gıda sektörüne yön veren isimleri İstanbul'da bir araya getirdi.



"El Ele" temasıyla gerçekleşen program kapsamında uzman konuşmacıların yer aldığı paneller, "israfa dur" diyen reçete denemeleri, workshoplar ve 12 ülkenin kamu ve özel sektör temsilcileri ile ülke masası toplantıları düzenlendi.

Gıda ve tarım sektörünü bir araya getiren Güvenilir Gıda zirvesinde önce Güvenilir Gıda önemine göz atalım;



Gıdanın önemi açıktır ve gereklidir. Gıda, insan vücudunun inşasında önemli bir unsurdur. Sağlıklı gıda bize gelişmek ve büyümek, aktif ve sağlıklı olmak, hareket etmek, oynamak, çalışmak, düşünmek ve öğrenmek için gereken besinleri ve enerjiyi sağlar. 

Yiyecek ve su vücudun beslenmesinin ve güçlenmesinin temel kaynaklarıdır ancak yediğimiz besinlerin birçoğunun herhangi bir besin değeri yoktur. 



Tam tersine diyabet, kalp hastalıkları gibi sağlık sorunlarına yol açıyor. Bu nedenle vücuda yeterli besin değerini sağlayabilecek sağlıklı ve dengeli gıdaları tercih etmeliyiz. 


Besinler vücudumuzla, zihinsel ve sosyal sağlığımızla doğrudan ilgilidir çünkü her yiyecek veya sıvı, fiziksel ve zihinsel gelişimimiz için çok gerekli olan   karbonhidrat, protein , vitamin, mineral, yağ vb. belirli besinleri içerir.


Güvenilir Gıda zirveleri gıda israfını azaltarak sürdürülebilirliği artırmak;

Küçük işletmelere pazar erişimi sağlayarak ve istihdam yaratarak yerel ekonomiyi desteklemek, İnsanların fiziksel, zihinsel ve sosyal refahını iyileştirmek gibi farkındalığı artırarak temel faydaları sağlamaktadır.

Zirvenin sunuculuğunu gazeteci TV Programcısı Çetin Ünsalan üstlendi, Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak açılış kısa konuşmasında bu sene ikincisini gerçekleştirdikleri etkinliğin tarım sektörüne katkılarından bahsederek, zirvede özellikle deprem bölgesinden gelen üreticilerin açtığı stantlar aracılığıyla oradaki üretimin desteklenmesi konusunda farkındalık yaratmak istediklerini açıkladı.

Propolis İnovasyon ödüllü BEOO arı ürünleri üreticisi BEOO Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı konuşmasında; “İklim krizin artık gündemde olduğu gıda üretiminin gündeminde olduğu şu günlerde ve Dünya Gıda Gününde bu çalışmanın gerçekleştirilmesi son derece önemli ve büyük bir sorumluluk bizim üzerimize düşen önemli bir sorumluluk.



Biz de bu sorumluluğu bilinciyle etkinliklerde daha fazla farkındalık yaratmak ve toplumda ileti artırmak için çabalıyoruz. 


Tabii ki bireyin en önemli hakkı olan yaşama hakkını ve yaşamını sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğu güvenilir ürünlere ve hizmetlere erişebilmesini sağlamak için kurduğumuz güvenilir ürün platformu, ailemiz yaptığımız bu çalışmalarla bu farklılığı artırarak aslında uluslararası seviyede bir bilinirlik ve ses getirmeyi amaçlıyoruz. 


Bugün bu arada yaşadığımız deprem felaketini de tabii etkileri ve izleri halen ülkemizde devam ederken hem Ziraat üretimi konuşacağız. Hem tarımsal  ekonomiye nasıl dikkat çekebileceğimizi el ele temasıyla bu yılın teması biliyorsunuz. 


El ele bu temayla bu tüm bu konuları ele alacağız. 

Israfa hep birlikte dur diyeceğiz. ve şartlar düzenleyeceğiz ve programla eş zamanlı olarak da depremler etkilenen tüm iller için perakende ile kooperatif el ele destekleri sektör profesyonellere yönelik kariyer toplantıları, beni hafife alma, inovasyon yarışması ve ödül töreni 


Bu akşam gerçekleştireceğimiz bir ödül töreninde 108 değerimiz tarafından 300 altmışa yarın başvuru 48 ismim bu akşam hep birlikte ödül alacak değerlendirildi. Hepsi çok kıymetliydi. Projelerin, jürilerin hepsi her projeyi değerlendirmediğini söyleyebilir. Yani ilişkili olabilecek konular ayrıştırıldı. Dolayısıyla tamamı bir değerlendirme yapıldığını da hatırlatalım. Gıda ve tarım sektörüne katkı sağlamak ve kırsal alanda ses getirmek amacıyla Türk insanına ses olmak amacıyla yaptığımız bu yarışmamızın her yere daha çok kişiye ulaşmasını ve sesini duyurmasını diliyoruz ve tabii ki üretici ve ürünlere ses olmasını diliyoruz. Kendini gelecek nesillerimizin ürünleri gıda ulaşmasına adamış sektör profesyonellerimiz, akademisyenlerimiz, üreticilerimiz ve gönüllülerimiz. Ayrıca bugün burada bulunarak farkındalığı katkı sağlayan herkesin dünya gününü kutluyorum.” dedi

 

Etkinliğin açılışında konuşan Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ahmet Bağcı, zirvenin deprem bölgesindeki tarımsal üretim ve ekonomiye dikkati çekmek için "El Ele" temasıyla gerçekleştirilmesinin öneminden bahsetdi.

Bağcı, " Kent merkezleri ile birlikte kırsalın da hızlı bir şekilde ayağa kalkması için bakanlık olarak tüm imkanlarımızı seferber ettik. Bölgeye 14 milyar TL'ye yakın tarımsal ödeme desteği sağladık. Bölgeden 300 bin ton hububat ürünü aldık ve karşılığında 1 milyar 600 milyon TL ödeme yaptık. Bugün kullandığımız tohumun yüzde 97'si yerli üretimdir. Son 21 yılda üreticimizi tarımsal üretime teşvik etmek için onlara reel olarak 850 milyar TL tarımsal destekleme ödemesi yaptık. Üreticimizin doğal afetlere karşı emeğini ve alın terini korumak için TARSİM'i kurduk ve bu kapsamda 20 milyar TL'ye yakın ödeme yaptık. Su, sulama ve toplulaştırma alanında 479 milyar TL yatırımla 9 bin 585 tesisi hizmete aldık. Kırsal kalkınma yatırımlarıyla hem üretimi hem de ürün işlemeyi destekledik.

Bu kapsamda yaklaşık 93 milyar TL hibe desteği sağladık. Bu yaptığımız çalışmalar neticesinde sadece bitkisel üretimde Cumhuriyet tarihinin üretim rekorunu kırarak 128,6 milyon ton üretim yaptık. Yine, hayvansal üretimdeki hayvan ve verim artışları ile büyük bir üretimin önünü açtık. Türkiye genelinde 7 bin 500'den fazla gıda denetçimiz ile yılda 1,3 milyonun üzerinde gıda denetimi yapıyoruz."şeklinde icraatlarını dile getirdi.



Ticaret Bakan Yardımcısı Sezai Uçarmak da Bakanlık olarak yaptıkları çalışmaları paylaştı.

Özetle Uçarmak "Her ürettiğimiz ürünün bir niteliği olması lazım. İnsanları önce üretime teşvik etmek gerek. Üretimin sürdürülebilir şekilde planlanması çok önemli." dedi. 

Yörelere değer katan liderler ve üreten yöre üreten Türkiye Protokol imza töreninde Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Ordu belediye Başkanı Hilmi Güler tarım ile ilgili son yaptıklarını söylediler 

İstanbul Valisi Davut Gül organizasyonun sektör için önemine işaret ederek, çiftçiye destek verilmesi, kadınlar başta olmak üzere kooperatifleşmenin sağlanması, kooperatiflerin ve ürünlerin markalaşması gibi konulara dikkati çekti.

"Herhangi bir yerdeki çatışma, tüm dünyanın gıda arz güvenliğini tehdit eder hale geldi" şeklinde olumsuz tarafını işaretledi.

İstanbul Ticaret Borsası (İSTİB) Başkanı Ali Kopuz da ​​​​​​​bugün gıda konusunda dünyanın gündeminde olan iki konunun "gıda güvenliği" ve "güvenilir gıda" olduğunu söyledi.

İstanbul Ticaret Borsası desteği ile düzenlenen Zirvenin workshopunda, Gluten Free Karadeniz Mutfağı reçeteleri hazırlandı.

İSTİB Meclis Üyesi Süleyman Tarakçı, Masterchef Serap Aktan, Nalia Mutfak Koordinatörü Volkan Aslan ve Nalia Yöresel Ürünler Sorumlusu Fatma Tarakçı’nın hazırladığı, mısır tatlısı, muhlama, turşu kavurma ve mısır ekmeği yaptılar.

Diğer workshopta israfa dur denildi. Danet desteği ile yapılan Atıksız Coğrafi İşaretler workshopunda Danet Kalite Güvence Yöneticisi Furkan Sungur Uluçay, Gastronomi Yazarı Talip Bayram, Masterchef Serap Aktan ve Gastronomi İçerik Geliştirici Gülçin Polat yer aldı.

“İş Dünyasından çevreye yeşil ışık” panelinde moderator Gazeteci Mehmet Uluğtürk Hollanda örneğini verdi.

Hollanda yüzölçümü Güneydeki üç şehrimiz kadar Hollanda tarımsal ihracatı 236 milyar dolar. Adana'nın, Mersin'e, Osmaniye'nin tarımsal ürünün ihracatından 6 milyar dolarlık gıda ihracat gerçekleştirdiler.



Saydığım 3 kentin ihracatının toplam 6 milyar dolar içinde,tarımsal makinemiz var, yazılımımız var, her şeyimiz var. 6 milyar dolar... 

Yeşil mutabakatla son yılların en popüler konusu. Sürdürülebilir çevre en önemli konulardan ben ilk sözü Leyla Alaton’a  vermek istiyorum,” dedi


Leyla Alaton, “Sizden aldığım ilham kadarıyla konuşacağım ama, ilham verici bir konuşmaydı. Biz herhalde konuya bu kadar uzak. Uzak ve problemlerini bilmeden girmiş bir holdingiz yani. Eğer siz problemler var, ben uzak durayım derseniz hiçbir işe giremezsiniz ama değerlerimiz prensipleriniz ve şirket misyonunuz eğer uyuyorsa hiçbir zorluk yolunuzda sizi yıldıramazsınız. 

Peki biz o şekilde bu yola çıktık. Belki takip etmişsinizdir ki, emin ettiğiniz jeotermal saracılıkla işe başladık ama işi, tohum ve mikrogram gübreye kadar götürüyoruz ve asıl beni en çok memnun eden bütün bu grupların başına, Tamek eski Genel Müdür Melike Koçoğlu geldi. O da bu ay itibariyle daha yeni başladı. 


Çok heyecan verici en azından o kadar insana dokunan bir konu ki. Yani sabah böyle akşam yaptığımız bir şey. Hiç kimsenin bu konunun dışında bir fikri olabileceğini düşünmüyorum.” dedi


Leyla Alaton Karbon ayak izlerinden bahsetdi internet aracığı ile alınan üzerine binen temel ihtiyaçlarımızın israfları maliyetleri örneklendirdi. Fethiye’nin organik lezzetlerinden bahsederek örnek olarak gösterdi.  

  

BEOO Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı Kendi öz geçmişini, ailesinin Tıb sektöründen oluşunu kendi çocuğunun örneğinden yola çıkarak arı ürünleri serüvenini özetledi.


“Propolis aslında baldan farklı bir ürün. Arıların, ağaçların yaprak sap ve tomurcuklarından topladığı ürün. Üçlü bir antioksidan aslında doğadaki en güçlü doğal antioksidan arılar da bunu kovanda her petek gözünün içerisine kaplıyorlar.


Bakteri, virüs ve mantarlarda darp duruyorlar ve bu amaçla kullanıyorlar aslında. Dolayısıyla biz insanoğlu da aslında ülkemizde yok olup gitmekte olan ya da heba olmakta olan bir değerin, farkına varıp bunu ortaya çıkardım diyebiliriz. Aslında tam olarak yaptığım şey bu. Çünkü Türkiye olarak aslında dünyada arıcılıkta üçüncü büyük ülkeyiz. Çin'den ve hindistan'dan sonra 8. 2.000.000 arı kovanımızla ve 75.000 aracımızla dünyada üçüncüyüz. Ülkemiz sadece bol üretiyordu. 

Diğer katma değerli adı ürünlerin propolis ar üstü tüm polen arı ekmeği arı zehirli gibi bunların üretimi yok. Derece kadar azdı ve ticari boyuta ve ürünümüz yoktu. Ülke olarak yani aracıların bireysel kendi yaptıkları veya çevrelerini yaptıkları uygulamalar vardır. Transferda diğerleri Anadolu ürünlerimizi üretilmiş katma değer ağır ürünleri hiç yoktu. 12.000 bitki türümüz var. 

8. 2.000.000 arı kovanımız var. Neden sadece bal üretelim? Neden propolis arı sütü arı ekmeği ham ham? 

Bal, polen, ariz zehri gibi kapma değerli arı ürünleri üretilmesi ülkemde ve neden çinliler yeterli gelsin? Çin'den ithal gelenler de gerçek olsa yine başımıza koyacağız. Onlar da sahipte yani içerisine işte orada bazı büyük ihracat yapan Çinli firmalar gene aracı yapmıyor. Bakın onu da söyleyeyim, çin'in arıcısı da yapmıyor ama firmalar yapıyor. Bazı firmalar bunu çoğaltıp içine işte bir ara bir propolis koyup 99 katkı maddesi boya koyup dünyaya satıyorlar. Ülkemize gelen de oydu, neden dedim. 

2.013 yılında istanbul Teknik Üniversitesi ara tekno kentleri firmamızı kurduk. 

Eşim ben ve sevgili hocamız, profesör doktor Dilek Boyacıoğlu, birlikte sadece aracım sektörü için de çok sayıda proje gerçekleştirmiştik ve gerçekleştirmeye devam ediyorduk. Kurarken de maddi kaynağınız var mıydı diye sorarsanız yoktu. Ne kaynağımız vardı, bilgi kaynağımız vardı. Tabi ki işin bu kısmı çok önemli. Yani yaptığımız işi iyi bilmek çok önemli ama bilmek iyi bilmek de yetmiyor. Az önce Leyla Alaton  söylediği gibi ölçek yüklü miktarda üretebilmek. 

Çeşitlendirebilmek, dünyaya satabilmek, bunları yaptığınızda gerçekten ülkenize bir katkı yapmış oluyorsunuz ve sektöre bir katkı yapmış oluyorsunuz. 

Biz bu sıfırdan çıktığımız yolculukta öncelikle devlet desteklerini araştırdık. Kadın girişimciliği desteklerini araştırdık. Nitekim o zamanlar da vardı, hala var. KOSGEB arge projesi tübitak arge projesi, İstanbul teknik üniversitesi'nin ar ge teşviklerinden yararlanarak çeşitli bankaların verdiği kadın girişimciliği kredilerinden yararlanarak ve ne mutlu ki ülkemizde kadın girişimciliğini destekleyen dernek ve kurum ve kuruluşların eğitimlerine katılarak onların netlerine girerek yani sıfırdan kurduğumuz sistemde şu an 36 ülke ihracat yapıyoruz. Yüzün üzerinde ürünümüz var, hepsinin formülü kendi tesislerimizi kendi arge merkezimizde geliştirildi. Hem 30 personelimiz çalışıyor. Arge merkezinde hem de üniversitelerle ortak çalışıyoruz yaptığımız. 



Her ürünün etkisini klinik çalışmayla ispatlayıp bunları da literatüre kazandırarak Anadolu propolis, Anadolu arı ürünleriyle yani bunu da markalaştırarak çünkü tamam arı ürünü deyince dünyanın her yerinde arı ürünü var. Peki Türkiye'ninkinin farkı ne? Anadolu'nun öbürlerinin farkı ne? Bunu da anlatmanız ve bunu da dünya markası yapmanız gerekiyor. Bütün bunları da bu katma değerleri de üstüne koyarak tabiri caizse hiç durmadan arı gibi çalışarak sadece ülkemizde değil dünyanın birçok ülkesine de gidip oralarda da konferanslar, seminerler, fuarlar, standlar sürekli. Bunları anlatarak, geldiğimiz 10 yıllık yolculukta. Epey bir yol aldık ama gidecek bunun daha belki 10 katı daha yol var. Biz bu yolculuğa devam edeceğiz. Bir farkındalık yarattık.”açıklamalarda bulundu



Zirvede Deprem Bölgesine Destek

Zirvede depremden etkilenen tüm iller için "Perakende ile Kooperatif El Ele masaları" kuruldu. Bölgeden gelen kadınlar ürünlerini sergileyerek, katılımcılara kendi ürettikleri ürünleri tanıttı.

Kahramanmaraş'tan gelen ve "Maraş Mutfağı" ismiyle bölgeye özgü ürünleri üreterek hizmet veren iki kardeş kadın girişimci Rukiye Demir ve Duygu Şan, depremde yıkılan işletmelerinin ardından zor koşullarda üretime yeniden başladıklarını, sosyal medya üzerinden yaptıkları ürünleri alıcılarla buluşturduklarını belirtti.

Feed the Future Ödülleri, alanında uzman 104 jüri üyesi tarafından kapalı oylamayla belirlenirken Zirve kapsamında gerçekleştirilen "Feed the Future Ödülleri"nde 33 farklı kategoride ödül sahibini buldu.

Gıda güvenliği gibi, Sürdürülebilirlik,  tüm tedarik zincirini kapsar ve gıda üretiminde yer alan herkes sürdürülebilir uygulamaları hayata geçirebilir. Bu, üretim ve işleme sırasında tedarik zinciri boyunca üretim tarımı ve doğal ve sentetik kaynakların kullanımından kompostlama, paketleme, geri dönüşüm ve gelecekteki üretim ihtiyaçlarını karşılamamıza olanak tanıyan diğer birçok uygulama ile perakende ve tüketici seviyelerine kadar uzanır. 

Tedarik zinciri boyunca sürdürülebilir uygulamalara çok fazla zaman ve çaba harcanmasına rağmen, bazı zorlu noktalar var ve güvenli ürün elde etme hedefi sürdürülebilir uygulamalarla uyumlu değil. Sürdürülebilir uygulamaları takip ederek gıda güvenliği gibi başka bir faktörü değiştirerek nasıl başka bir potansiyel sorun yarattığımıza dair örnekler var


yilmazparlar@yahoo.com

10 Ekim 2023 Salı

Adana Lezzet Festivalde Osmanlı Seçkileri-Yılmaz Parlar

  Adana Lezzet Festivalde Osmanlı Seçkileri

Milletlerin tarih boyunca doğayla girdikleri etkileşim sonrasında tecrübeyle oluşturdukları yemek kültürü onların damak zevkini, zerâfetini ve beslenme alışkanlıklarını yansıtmaktadır.



7.Uluslararası Adana Lezzet Festivalde; Bilal Uludağ’ın Başkanlığını yaptığı Sarıçam Belediyesi Standında Duayen aşçı, yemek uzmanı, Recep İncecik ve Ödüllü şeflerimizden Reşat Aydın Adana’nın kadim 2  seçkisini sundu. Tariflerini verdi.

Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şâhâne hocalarından Mehmed Kâmil'in 1844'ten sonra yazdığı ve 1844'te taşbaskı halinde yayınlanan ilk yemek kitabı olan Melceü't-Tabbâhîn'iyi dahil tüm Osmanlı yemek kitaplarını kütüphanesinde bulunduran  konusunda Osmanlı Yemekleri duayen aşçı, yemek uzmanı, Recep İncecik sayısız denemelerle damıtma usulüyle gerçekleştirdiği, unutulmaya yüz tutmuş Osmanlı şerbetlerinden  tarifini paylaştı. Çağrıda bulundu..Yemeklerde Sağlıklı İçeçek Şerbet İçiniz.. "Kendiniz Yapın-Kendiniz İçin"



Recep İncecik Adana’nın tüm baharatların kullanıldığı Haşlama şerbeti ile Soğuk meyan köklü karanfilli şerbet ve nar, kızılcık daha bir çok meyve katkılarıyla sıcak şerbeti hazırladı.


Şef Reşat aydın, Diykebrige aşı yemeğini yaptı.

Cildi güzelleştirin hazmı kolaylaştıran 600 yılık unutulmuş bir lezzet olduğunu söyleyen Şef Reşat aydın, “Yaptığımız yemek 1400 yıllarına ait güzellik iksiri unutulmuş bir lezzet” olarak tanımlıyor.



“Diykebrige” 14. yüzyılda Osmanlı Mutfağı’nda cildi güzelleştiren bir yemektir. Osmanlı Mutfağı’nın günümüzün modern mutfak literatürünün ilerisinde, sağlıklı tıbbi nitelikler taşıyan, dünyada eşi benzeri olmayan tıbbi faydaları anlatan ve mutfak hiyerarşi sisteminin baş mimarı, başlı başına bir füzyon mutfak niteliğini taşıyan engin eşsiz bir mutfak kültürü olduğunu söylüyor Reşat Aydın



Reşat Aydın “14. yüzyılın sonu, 15. yüzyılın başlarında, kaleme aldığı yazmalarıyla, Anadolu coğrafyasında adını duyurmuş meşhur bir hekim olan Muhammed bin Mahmûd-ı  Şirvâni’nin, sağlıklı yiyecek içecek, giyecek, spor, ilaçlar gibi muhtelif konulardan bahseden “Ya’kübiyye”  adlı eseri bulunmaktadır. Sağlık koruma prensipleri, ağır ve hafif yiyecekler, yaz ve kış sporları, ata binme, uyku düzeni, teskin edici ilaçlar, bazı ilaç tertipleri, bazı bitki çaylarının, infizyon ve dekoksiyon halinde hazırlanmalarından da bahseden, “Ravzatu’l-ltr” adlı eczacılıkla ilgili bir eseri de vardır.

Tarihin en büyük hekimlerinden biri olan, Muhammed bin Mahmûd-ı  Şirvâni’nin, Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde bulunan, ilk sayfası eksik ve son sayfaları olmayan adı belirsiz olan yazma yemek kitabında, insan sağlığına etkilerini belirtir. Cildi güzelleştiren “Diykebrige” adlı bir yemek tarifi ve faydalarını eserde anlatır.”  Diyen Aydın

“Diykebrige, cildi güzelleştirir, yiyecekleri sindirir, iştahı açar, ağız kokusunu giderir, buharın beyine çıkmasını engeller, yemeklerden sonra ekşi geğirenlere, kalp ağrısına, kusmaya ve balgamdan dolayı oluşan baş dönmesine son derece faydalı bir yemektir. Bu güzide yemeğin tarifini sizlerle paylaşırken, unutulmuş, güzellik iksirini denemenizi bir şef olarak tavsiye ediyorum.” şeklinde faydalarını sıralıyor.



Diykebrige Aşı

Malzemeler: 100 gram sadeyağ (tereyağı), Yüz gram kuyruk yağı (çok küçük doğranmış), 500 gr kuşbaşı doğranmış kuzu eti, Yarım su bardağı akşamdan ıslatıp yıkanmış nohut, Bir baş soğan, 750 gram küçük baklava dilimi şeklinde doğranmış pırasa, 8 adet dövülmüş kırmızı tane biber, Bir kaşık sirke, 100 gr çekirdekleri çıkarılmış kızılcık, Yarım bağ doğranmış taze kişniş (aş otu), 4 adet taze defneyaprağı, Bir tatlı kaşığı dövülmüş kuru kişniş, Yeterince tarçın, yeterince kemik suyu, Bir tatlı kaşığı bal.

yilmazparlar@yahoo.com


6 Ağustos 2023 Pazar

Karpuz Festivale AGAFED Ruh Verdi-Yılmaz Parlar

   Karpuz Festivale AGAFED Ruh Verdi

Medeniyetleri özel kılan sahip olduğu tarihi birikimden süzülerek gelen mutfak kültürüdür.

Başkanlığını Hüseyin Uzunlar’ın yaptığı, Tekirdağ Süleymanpaşa Belediyesince düzenlenen, “Ferhadanlı Karpuz Festivale” Avrasya Gastronomi ve Aşçılar Federasyonu (AGAFED) gerek mutfak dekor sanatıyla gerekse inovatif karpuz yeme içme türevlerince yapmış olduğu katkıları ile ruh verdi.



Avrasya Gastronomi ve Aşçılar Federasyonu (AGAFED) Başkanı Ahmet Karaman yaptığı konuşmasında AGAFED  tarafından festivale özel yapılan Tekirdağ Karpuz Dondurmasının bundan sonra tescilli ürünü olmasını ve “Tekirdağ Karpuz Dondurması”nın marka olmasını bildirmiş oldu.



Tekirdağ Milletvekili Mestan Özcan’ın Tekirdağ sadece köftesiyle değil bundan sonra karpuzuyla anılmasını söylerken “Tekirdağ Karpuz Dondurması” marka olma yönünde ön plana çıkmış oldu.



Avrasya Aşçılar Derneği (AVADER), İstanbul Aşçılar Derneği (İSAŞDER), Çanakkale Aşçılar Derneği (ÇAD), Marmara Profesyonel Aşçılar Derneği (MAPAD) Trakya Turizm ve Gastronomi Derneği(TUGASDER) den oluşan AGAFED Avrasya Gastronomi ve Aşçılar Federasyonunun; Başkanı Ahmet Karaman, Genel Sekreter Adem Yılmaz (İSAŞDER -İstanbul Aşçılar Derneği Başkanı ), Sanatsal karpuzları işleyen Durmuş Yılmaz (MAPAD -Marmara Profesyonel Aşçılar Derneği Başkanı) Hülya Bektaş (İSAŞDER- İstanbul Aşçılar Derneği Kadın Kolları Başkanı) ve Sadık Aybaş başda olmak üzere AGAFED üyeleri standlarında; Soğuk Karpuz Çorbası, Soğuk Karpuz Türk kahvesi ve Karpuz Dondurması gibi inovatif türev ürünler hazırladılar..Tüm Ziyaretcilere ikram etdiler.



Turizm ve gastronomi arasındaki bağlantı çok güçlüdür. Turistler seyahat ederken biyolojik ihtiyaçlarını karşılamak için sadece yemek zorunda olmakla kalmaz, gastronomi de turistlerin deneyim kalitesine katkıda bulunur, böylece genel seyahat deneyimine damgasını vurabilir. 



Festival bölgeye Turizmi kazandırır, turizmde o bölgeye ait kültürel kimliği ve mirası yansıtmakta ve böylece yerel destinasyonlar için rekabet avantajı sağlamada etkili bir araç durumdadır. Festival sayesinde kentteki üretimlerin marka değerini artıracağı şüphesizdir. 



Bu bağlamda festivallerin sürdürebilirliği bir kez daha gerekli olduğu aşikardır. Şehirlerin markalaşmasında gastronomi turizmin önemi yadsınamaz, Doğa ve sürdürebilirlik, sağlıklı, lezzet, yerel, mutfağının tarihsel kökenleri araştırılmalı ve öyküleri tanıtılmalıdır.     



Aynı zamanda tarım kenti olan Tekirdağ muhteşem bereketli çok verimli topraklar üzerindeki birçok kimliğe sahip nadir şehirlerimizden biridir. İnce kabuğu ve az çekirdeğiyle meşhur olan karpuzuyla da tanınmıştır.



Tekirdağ Süleymanpaşa Belediyesi tarafından düzenlenen, 05 Ağustos 2023 Cumartesi günü açılışı yapılan, 2. Ferhadanlı Karpuz Şenliğine   Tekirdağ Milletvekili Mestan Özcan ve Süleymanpaşa Kaymakamı Mustafa Güler, Süleymanpaşa Belediye Başkanı Hüseyin Uzunlar başda olmak üzere İlçe protokolü katıldı.



Süleymanpaşa Belediye Başkanı Hüseyin Uzunlar, şenlik alanında yaptığı kısa konuşmada, Ferhadanlı karpuzunun kentte herkes tarafından bilindiğini söyledi. Uzunlar "Bu yıl şenliğin ikincisini düzenlemenin mutluluğunu yaşıyoruz. Mahallenin karpuz gibi çok sayıda yöresel ürünü var. Bu tür etkinliklerle yöresel ürünlerin tanıtımını yapıyoruz. Kırsal mahallerimizde bu tür etkinlikler düzenleyerek farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz." şeklinde festivalin önemine dikkat çekti. 

Paşa Halk Oyunları Dans Topluluğu'nun gösterisiyle devam eden proğram spor ve eğlence aktiviteleri ile sürdü. Şenlik, sanatçı Zara'nın konseriyle sona erdi.

Gastronomiden söz edildiğinde yörenin yetiştirdiği meyve sebze endemik bitkileri de kapsar. Bunlarla da marka olma ön plana çıkar. 



Festivalde karpuz yeme yarışması çağrışım yaptı. Her yıl ağustos ayının son çarşamba günü İspanya’nın  Bunol şehrinde kutlanan "La Tomatina" diye adlandırılan Domates Festivali, İspanya'nın en önemli eğlence aktivitelerinden biri. Domates savaşı şeklinde geçen festival akıl almaz turisti çekebildiği gibi İspanya domatesin markasını oluşturdu. Avrupa’nın ¾ sebze ve meyve ihtiyacını İspanya karşılıyor. 300 milyar dolar üstünde ihracatları var. 

Karpuzun uzun raf ömürlü olması özelliğiyle üretimine daha çok özen göstermeliyiz. 

Önce Ferhadanlı ismi nereden geldiğini Belediye ilgililerine sorduk. Hukuk müşavirlerinden aldığımız bilgiye göre Köy ağasının Ferhad isimli eşine addetdiği öğreniyoruz. 



Karpuz üretim kapasitesini üreticelerden edindiğimiz tahmini bilgiye göre yöre olarak 100-120 ton karpuz yarı miktarda kavun sezon olarak elde edilen miktar. Elbetde fazla üretim ihracata yönelik hedefler yöreye şehre Türkiye’ye güzel döviz kazandırabilir. 

Sadece merkez ilçe Belediye Başkanlığı değil Tekirdağ Büyük Şehir Belediye Başkanlığınında festivale destekleri şartdır. Birlik, beraberlik iyi olursa festival daha da farklı boyutlarda gelişir. Umut ediyorum ki yerel idareler parti farklılıkları zenginlik olarak görerek bir arada daha güçlü bir şekilde ortak projelere imza atar. 

yilmazparlar@yahoo.com

3 Ağustos 2023 Perşembe

Feed the Future Yarışma Başvurusu Devam-Yılmaz Parlar

  Feed the Future Yarışma Başvurusu Devam

Uluslararası Güvenilir Ürün platformu tarafından düzenlenen  Geleceği beslemeye kararlı ürün ve fikirlerin seçileceği Feed the Future Zirvesi Ödülleri için Yarışma son başvuru tarihi 2 Eylül 2022 Cuma saat 17:00'dır. Bu zamana kadar www.guvenilirurunplatformu.com adresi üzerinden başvuru formu eksiksiz doldurulmalı şartı var.



Güvenilir Ürün Platformu Genel sekreteri Elif Attepe ile söyleşi gerçekleştirdik

Yarışma hakkındaki sorumuza Elif Attepe, “Geçen yıl Güvenilir Ürün Platformu tarafından gıda ve tarım sektörünün uzman STK’ları, kurumları ve Tarım ve Orman Bakanlığı ortaklığında gerçekleştirilen Güvenilir Ürün Zirvesi ve Feed the Future ödül töreni ile önemli farkındalık elde edildi. Bu farkındalığı arttırmak ve uluslararası seviyeye çıkartmak için ikincisini düzenleme kararı alan Zirve komitesi, etkinliğin Dünya Gıda Günü olan 16 Ekim’de, Uluslararası Güvenilir Ürün Zirvesi adıyla düzenleneceğini duyurdu” bilgileri paylaşıyor.



Program genel olarak nasıl olacak,“Zirve programı bu yıl Yaşanılan deprem felaketinden etkilenen illerdeki zirai üretim ve tarımsal ekonomiye dikkat çekmek için ‘El Ele’ temasıyla gerçekleştirilecek ve program kapsamında uzman konuşmacıların yer aldığı paneller, israfa dur diyen reçete denemeleri ile workshoplar ve 22 ülkenin kamu ve özel sektör temsilcileri ile gerçekleştirilecek ülke masası toplantıları düzenlenecek. Ayrıca programla eş zamanlı olarak depremden etkilenen tüm iller için ‘Perakende ile Kooperatif El Ele Deskleri’, sektör profesyonellerine yönelik ‘Kariyer Toplantıları’ ve ‘Beni Hafife Alma İnovasyon Yarışması da bu yılki zirvede yer alacak.” Cevabını alıyoruz



Yarışma amacı,“Bu yarışma, gıda sektörüne,tüketici sağlığına ve ürün güvenilirliğine katkı sağlayanların ödüllendirilerek farkındalığın arttırılması amacı ile Güvenilir Ürün Platformu tarafından düzenleniyor.”

Oylama Nasıl olacak, “Ürün güvenliği konusunda başarılı çalışmaları ile tüketici sağlığına katkı sağlayan, inovatif bakış açısı ile sürdürülebilirliğe destek veren, kıt kaynakların kullanımı konusunda kendini sorumlu hissederek aksiyon alan ürün/firma ya da kuruluşlara 100 jüri üyesi tarafından kapalı oylama ile belirlenecektir.

Yarışmada ödül alan kişi/kurum/ürünler Feed the Future ödül logosunu 1 yıl boyunca dijital ya da basılı tanıtım materyallerinde ya da ambalajlarında kullanabilirler.

Yarışmada ödül alan kişi/kurum/ürünler ile ilgili bilgiler, guvenilirurunpatformu.com sitesinde anons edilir ayrıcı Feed the Future Kitapçığında yer alır. 2.000 adet basılan Kitapçık, yurt içi ve yurt dışı fuar, etkinlik, toplantı ve kongrelerde dağıtılır.” Bilgileri veriyor.



Bu yarışmaya kimlerin katılabileciğini soruyoruz; “Yurtiçindeki gıda ve tarımsal ürün üreticileri ve tedarikçileri ile gıda ve tarım sektörüne yönelik geliştirici hizmet ve çalışma üreten kişi ve kurumlar katılabilirler. Yarışmaya başvuru sürecinde tüketicilerin önerilerine de yer verilecek olup herhangi bir kurum ya da firma ile bağlantısı olmayan tüketicilerde ürün önerileri için ürün kaydı yapabilecektir.” 



Hangi kategoriler, “Yarışmaya toplam 33 kategoride başvuru yapılabilmektedir.;Süt ve süt ürünleri, Hazır yemek, Bitkisel yağ, Atıştırmalık, Baharat, Et ve et ürünleri, Çocuk / bebek ürünü, Tavuk ürünü, STK, Çay, Kahve, Balık ve deniz ürünleri, Bal ve arıcılık ürünü, Fonksiyonel gıda, Takviye edici gıda, Unlu mamül, Donmuş gıda, Diyet ürünü, Organik ürün, Coğrafi işaretli ürün, İçecek, Proje / gıda israfı, Gıda lojistiği, Temizlik ve hijyen ürünü, Gıda ambalajı, Start-up, Perakende noktası, Laboratuar, Gıda teknolojisi, Üretici birliği, Yetiştirici Birliği, Kooperatif ve Cilt bakım ürünü.”

Yarışmaya  kaç ürünle katılılabilir, “Ürünler için Feed the Future Yarışması'na katılımda ürün adedi ya da farklı yarışmalara katılmış olmak ile ilgili bir sınırlama yoktur. Firma ya da kurumlar yarışmaya birden fazla ürün ile katılım sağlayabilir”.

Katılım Ücreti varmı,“Yarışma gıda sektörüne,tüketici sağlığına ve ürün güvenilirliğine katkı sağlayanların ödüllendirilerek farkındalığın arttırılması amacı ile düzenlenmektedir. Bu nedenle yarışmaya başvuru için herhangi bir katılım ücreti bulunmamaktadır.”


yilmazparlar@yahoo.com

26 Temmuz 2023 Çarşamba

Le Cordon Bleu Sürdürülebilir Reçeteler Gastroshow-Yılmaz Parlar

 Le Cordon Bleu Sürdürülebilir Reçeteler Gastroshow

Le Cordon Bleu Yönetici Eğitmen Şef Erich Ruppen’in Gastronomi eğitim mutfağı Vertical Garden



1895 yılında Paris'te kurulan, bugün Dünya genelinde pek çok ülkede faaliyet göstermekte olan, mutfak sanatları yönetimi programlarında yıllık yaklaşık 20 binden fazla öğrenciyi mezun eden, Le Cordon Bleu’nün Özyeğin Üniversitesi Mükemmellik Merkezi 25 Temmuz 2023, Salı  günü, Bağdat caddesi Vertical Garden’de Le Cordon Bleu Yönetici Eğitmen Şef Erich Ruppen tarafından  katılımcılara Fransız Mutfağından lezzetler sundu. Şef Erich Ruppen “Soğuk domates” çorbası ve “Domates ve  fesleğen senfonisi” yemekleri katılımcılara anlatarak izah ederek yaptı. 



Gerçekleşen Sürdürülebilir Reçeteler Gastroshow etkinliğinde Le Cordon Bleu İstanbul Yönetici Eğitmen Şef Erich Ruppen’e Özyeğin Üniversitesi Gastronomi Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Ömer Farukhan Yalçın ile Le Cordon Bleu Mutfak Diploması Sertifika Programı öğrencisi Medine Boz eşlik etdi.



Ülke, gastronomi turizmden istifa edebilmesi için öncelikle gasronomi eğitimine odaklanması gerekir. 



Gastronomi turizmi, bölgeye özgü yemeklerin sunulmasıyla o bölgeye ait kültürel kimliği ve mirası yansıtmakta ve böylece yerel destinasyonlar için rekabet avantajı sağlamada etkili bir araç durumdadır. Bu bağlamda gastronominin gıda biliminin önemi ve eğitimi bir kez daha gerekli olduğu aşikardır. 



Türkiye’de Özyeğin Üniversitesi ile işbirliği içinde eğitim veren, dünyadaki en ünlü ve saygın mutfak ekolü, Le Cordon Bleu’nün gastronomik vizyonumuzda etkisi önemli ölçüde yüksek seviyelerdedir. 

Fransa'daki mutfak geleneği ve profesyonel saygısıyla dünya çapında popülerliğe sahip olan Le Cordon Bleu, ayrıca ticari bir bağlamda, ticari şeflerin eğitimleri için, özellikle mesleklerinin üst seviyelerinde gelişimi konusunda çok yüksek seviyeli öğretim programları ile eşanlamlı hale gelmiş durumdadır.

İsviçre doğumlu Şef Erich Ruppen mutfak sanatları kariyerine 17 yaşında başlamış olup 1979 yılında eğitimini tamamlamış ve “Swiss Chef Diploma” almaya hak kazanmıştır. İsviçre’den Bermuda ve Güney Afrika’ya kadar uzanan bir coğrafyada birçok otel ve “fine dining” restoranlarda çalışmış.



1990 yılında Çırağan Sarayı Kempinski Otel’in açılışı için Türkiye’ye gelmiş ve 1996 yılından beri üyesi bulunduğu La Chaîne des Rôtisseurs Derneği’nde “Conseiller Culinaire” görevinde olan Şef Erich Ruppen, 2017 yılında Le Cordon Bleu İstanbul ekibine Yönetici Eğitmen Şef olarak katılmıştır

yilmazparlar@yahoo.com


15 Haziran 2023 Perşembe

Aile Mirası Reçeteler-Yılmaz Parlar

  Aile Mirası Reçeteler

Eskiden Yemeklerin Tadı Neden Daha Güzeldi?


Bugünün gıdaları ile bir asır öncesinin gıdaları arasındaki en büyük fark, içerdiği işleme ve katkı maddelerinin miktarıdır . 



Göçmen Artisan Bakery’nin desteği ile Selin Atasoy’un hayata geçirdiği, Sahrap Soysal’ın danışmanlığını yaptığı Okan Bayülgen’inde katıldığı destek verdiği ve yaptığı ön konuşma sonrasında, “Aile Mirası Reçeteler” projesi Dada Salon Kabarett’de tanıtıldı



Proje danışmanı Sahrap Soysal başda olmak üzere, Ayfer Yavi, Gilda Kohen, Meri Çevik Simyonidis, Müjgan Doğunç, Nadya Şener, Neylan Ziyalar, Sine Boran Art, Takuhi Tovmasyan ve Yıldız Küçükkurt kısa konuşmalar gerçekleştirdiler. Hamur işi tarifi ile birlikte hikayeleri, mutfak ve sofra kültürlerini paylaştılar.

Geçmişten bugüne gelmiş unutulmayan özel lezzetleri ve tarifleri projeye katılan isimler anekdotları ile anlatdılar.

Etnik kökenleri ve yerel lezzetleriyle Türkiye’nin bütününü dahil edecek şekilde aile reçeteleri arasından seçilen 50 tarif ve geldikleri ailelerin hikayeleri ile özel bir kitap hazırlanacak.

Göç ile birliktde yanlarında taşıdıkları kolay yapabildekleri hamur lezzetleri ile hem kültürel ilişkiler kurarak hemde aile fertlerini besleyen annelerden ninelerden miras kalan Lezzet Göçünün tarifleri böylece belgesele dönüşecek.

Lezzet Nedir?

Lezzet, yemekten zevk almamızda ve seçimimizde önemli bir role sahiptir. Dil, temel tadı tanıyan alıcılarla kaplıdır: tuzlu, ekşi, acı, tatlı ve Bu tat tomurcukları ayrıca ağız kenarında, yumuşak damakta, yanaklar, boğazın arkası ve yemek borusunda bulunur. 

Diğer faktörler de tadı nasıl deneyimlediğimize katkıda bulunur. Yiyecek ve içecekleri belli renklerde görmeyi bekliyoruz. Beklediğimizden farklı bir renge sahiplerse, beyin ağızdan ve gözlerden karışık sinyaller alacak ve tatları farklı olacaktır. 



Dokuların ve kimyasal etkileşimlerin benzersiz bir kombinasyonuna sahip olan ağız hissi, lezzetin nasıl algılandığını da büyük ölçüde etkiler. Pürüzsüz, çıtır çıtır, yumuşak, gevrek, sulu, kremsi, sıcak veya soğuk, hepsinin yediğimiz yemeğin lezzeti üzerinde etkisi vardır. 

Hafıza ve nostalji de bir rol oynar. Tat almanın hafıza üzerindeki etkisi , Kayıp Zamanın İzinde, Geçmişi Hatırlamak ' geçmişin tatları, Bugün yediğimiz yiyecekler ve tercih ettiğimiz tatlar, çeşitli istilacılar, çevreler, gelenekler, yeni keşfedilen topraklardan ve göçmenlerden etkilenen uzun, karmaşık ve büyüleyici bir tarihe sahiptir. Bazı tatlar zaman geçtikçe hayatta kalırken, diğerleri tamamen ortadan kalktı.

Nostaljik, sağlıklı, yerel ve egzotik tatlar, Lezzet trendleri sürekli değiştiği için gıda üreticileri, kaprisli gıda modasına ayak uydurmak ve tüketici tercihlerini karşılamak için çabalıyor

Lezzetlerin Önemi Nedir?


Lezzetlerin birincil işlevi , besleyici özellikleri olmadığı için gıdalara tat katmaktır . Tatlar hem doğal hem de yapay çeşitlerde gelir. Yapay tatlar, daha geniş ve daha çeşitli tatlar sağlamak için özenle seçilir.

Doğal ise, çok çeşitli tatlar elde etmek için meyveler, baharatlar ve sebzeler gibi doğal türevleri içerebilir.

Doğal tatların bile bir desteğe ihtiyacı vardır. Çoğu zaman, bu lezzet kombinasyonlarını elde etmek için karışımlarda minimum miktarda bileşik kullanılır. 



70'li yaşlarındaki veya daha büyük insanlara bugün yemeklerin tadının nasıl olduğunu sorarsanız, büyük olasılıkla size onların büyüdükleri şeye hiç benzemediğini söyleyeceklerdir. Birçoğu başlangıçta bunu değişen zamanlara ve tat alma tomurcuklarının yaşlanmasına bağladı, ancak bugün yapılan araştırmalar, yediklerimizin aslında geçen yüzyılda önemli ölçüde değiştiğini gösteriyor .

Aile Mirası Reçeteler” projesi, kapsamında farklı geleneksel reçeteler aracılığıyla bu tariflerin ait olduğu dünyanın dört bir yanından Türkiye’ye göç eden ailelerin hikayelerini ve tariflerini kapsıyor.

Süryani, Ermeni, Musevi, Rus, Çerkes, Girit, Boşnak, Rum, Kürt, Arnavut, Bulgar ve diğer mutfak lezzetlerinin göçlerden sonra Türkiye’de nasıl yaşatıldığının ve aktarıldığının izlerini taşıyacak kültürlerin uyumunu işaretliyecek. 

Ayrıca projeye katılmak isteyenler, info@gocmen.co adresine, konu başlığına “Aile Mirası Reçeteler” yazarak e-posta gönderebilecek.


yilmazparlar@yahoo.com


12 Mayıs 2023 Cuma

Erguvan Şerbeti Ve İncecik-Yılmaz Parlar

 Erguvan Şerbeti ve İncecik

İncecik Unutulan Efsane Erguvan Şerbetini Gün Işığına Çıkarıyor

Erguvanın Faydaları ve Duayen Yemek Uzmanı Recep İncecik’den Erguvan Şerbeti Tarifi 

Yemeklerde Sağlıklı İçeçek Şerbet İçiniz..”Kendiniz Yapın-Kendiniz İçin”

Milletlerin tarih boyunca doğayla girdikleri etkileşim sonrasında tecrübeyle oluşturdukları yemek kültürü onların damak zevkini, zerâfetini ve beslenme alışkanlıklarını yansıtmaktadır.

Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şâhâne hocalarından Mehmed Kâmil’in 1844'ten sonra yazdığı ve 1844’te taşbaskı halinde yayınlanan ilk yemek kitabı olan Melceü’t-Tabbâhîn’iyi dahil tüm Osmanlı yemek kitaplarını kütüphanesinde bulunduran Osmanlı yemekleri konusunda duayen aşçı, yemek uzmanı, Recep İncecik sayısız denemelerle damıtma usulüyle gerçekleştirdiği, unutulmaya yüz tutmuş Osmanlı şerbetlerinden Erguvan Şerbeti tarifini paylaştı. Çağrıda bulundu..Yemeklerde Sağlıklı İçeçek Şerbet İçiniz.. “Kendiniz Yapın-Kendiniz İçin”

Osmanlı Şerbeti Erguvan

Osmanlı mutfağı denilince akla egzotik otlar, kükreyen ateşler, kaynayan kazanlar gibi, Osmanlı mutfağının birçok temel öğesinin popülaritesi 300 yıl önce olduğu kadar, popülerliğini korurken, sadeceTürkiye'nin doğusundaki kırsal alanlarda, gelinin damadı kabul etmesi halinde damat ve ailesinin gelinin evine gelip birlikte şerbet içmesi şeklindeki popüler bir gelenek devam etmektedir. 

Şerbet, Türkiye'nin geçmişiyle büyük ölçüde bağlantılı olmaya devam ediyor, ülkenin geçmişini hatırlatıyor. Padişahların, ziyaret eden ileri gelenlere şerbet ikram ettiği ve şerbetçilerin İstanbul sokaklarında gezdiği bilinmektedir. 

400 Sayfalık tarifleriyle birlikte Osmanlı Yemek Kitabı yazma hazırlığını devam ettiren Duayen Yemek Uzmanı Recep İncecik Recep İncecik, "Tarif tamamen bana ait. Erguvan şerbetinin rengini ve tadını vermek çok büyük bir ustalık gerektirir. Ben, bunun için uzun yıllar uğraştım. Erguvan şerbeti çok özel bir şerbet, yapımı da çok incelik istiyor." Sözleriyle başlıyor



Püf Noktası Soğuk Sıkım Olması

İncecik, " Biz Erguvan’ı kendi halinde soğuk damıtma dediğimiz usul ile kendi haline bırakarak sulandırdık. Çok az miktarda şeker ile natürel halde servis ettik. Çiçeklerin tam olarak açtığı dönemde topluyorum. Araçlardan uzak yerlerdeki çiçekleri tercih ediyorum. Soğuk damıtma yöntemi ile çiçekleri şekere yatırarak kendi suyunu salmasını sağlıyorum. Çiçekleri tam açtığında toplanır ve çiçeğin üzerindeki böceklerin gitmesi için bir zemine serilir. Sonra derin geniş bir kapta yıkanır. Suyu iyice süzüldükten sonra taş havanda ezilip, toz şekerin içinde en az bir gün bekletilir. Püf noktası soğuk sıkım usulü yapılmasında. Böylelikle tadı ve rengi tam olarak şerbete geçer. Kaliteli içme suyu ile yapılmalıdır. Malzeme olarak su ve şeker yeterlidir. Erguvan şerbetinin içine başka bir baharat ilave edilmesini tavsiye etmiyorum. Kendi rayihası yeterlidir." Şeklinde özet tarif veriyor.

Recep İncecik Sultanahmet Küçük Ayasofya Caddesinde Sultan Köşesi Restaurant’da Osmanlı yemekleri sunuyor.



Fatih Sultan Mehmed 1453'te İstanbulu’u fethettiğinde şehrin sakinleri ağaçlara ve çiçeklere zaten çok düşkündü. Fatih Sultan Mehmed, zaferini kutlamak için tahmin edilebileceği gibi kılıcını sallayarak değil, bir çiçek koklayarak minyatür bir tablo için poz verdi. 

Kanuni Sultan Süleyman iktidara geldiğinde, şehir rengarenk çiçeklerle dolu özel bahçelerle çalkalanıyordu, kadınlar saçlarına çiçek takıyorlardı ve Osmanlı saray mensupları her zaman ellerinde bir çiçek taşıyordu.  16. yüzyılda şehirde talep o kadar yüksekti ki ; 200'den fazla çiçekçi bulunması bununla ilgiliydi. 

Osmanlı döneminde iletişim aracı olarak meyveler kadar çiçekler de kullanılmıştır. Çiçekler sıklıkla aşkı ifade ediyordu, ancak başka anlamlara işaret etmek için kullanılıyordu.  Bir evdeki birinin hasta olması, yoldan geçenlere susmalarını söylemek için pencereye sarı bir çiçek asılırdı. 

Penceredeki kırmızı çiçek, evde evlenme çağındaki genç bir kızın olduğu anlamına geliyordu. Kalbinin temiz kalması için kimsenin söz konusu kıza olumsuz yorum yapmaması veya küfür etmemesi ricasıydı.

Meyve vermek, iletişim kurmanın başka bir yoluydu. Belirli bir nesnenin başka bir nesneyle ilişki kurması fikri olan anımsatıcılara dayanıyordu. 

Armutun Türkçe karşılığı armuttur . Birine armut vermek, ona umutsuzluğa kapılmamalarını, umutlu olmalarını söylemenin bir yoluydu. Türkçe umut . Armut ve umut o kadar yakındı ki armut vermek “Armut ver bize bir umut” yani “Armut bize umut verir” demek gibiydi. 

Aynı şekilde hediye olarak biber, biber, haber talebi oldu, haber. Çiçekler kadar ağaçlar da uzun zamandır İstanbul'la anılır ve bunların en ünlüsü Erguvan'dır. 

Latince cercis siliquastrum, isim Yunancadan türetilmiştir ve iki kelimenin birleşimidir, cercis ağaç anlamına gelir ve siliquastrum meyve anlamına gelir. 

İstanbullular ona uzun zamandır, Erguvan ağacı adını vermişlerdir, bu ağaç dallarından doğrudan çıkan çiçeklerin rengini anlatan Farsça bir kelimedir. 

Hristiyan efsanesinde bu ağacın adını Mesih'e ihanet eden Yahuda'dan (Judas) aldığı söylenir. 

Ne yaptığını anlayan Yahuda'nın kendisini böyle bir ağaçtan astığına inanılıyor. Başlangıçta uzun ve güçlü olan, güzel beyaz çiçekler taşıyan erguvan, onun ölümündeki payı nedeniyle kendini suçlu hissetti. Bir zamanların zarif dalları alçaldı ve çiçekler utanarak kızardı ve renk değiştirdi.


Erguvan ağacıyla ilgili birçok hikaye var. İstanbul 'a Bizans'tan çok önce gelen denizcilerin, hastalıktan korunmak için yapraklarını kaynatıp içtikleri söylenir. 1453'te İstanbul şehri kurulduğunda erguvanların çiçek açtığı öne sürülüyor. Bu iddianın doğruluğu ne olursa olsun, erguvan ağacının Osmanlı kültüründe özel bir yeri vardı. 

Çiçek açmayı kutlamak için düzenlenen şenlikler, 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda başlayan 'erguvan' günleri veya toplantılardır. 

Erguvan ağacının mor, eflatun ve pembe yapraklarının da geçmişin geleneksel İstanbul mutfağında salatalara renk ve lezzet kattığı bilinmektedir. Güçlü dalları, Osmanlılar tarafından kullanılmak üzere ayrıntılı bastonlara oyulmuştur.

Erguvan Nisan ayının ikinci yarısı civarında çiçek açar ve baharın gelişini ifade eder. Bu sırada Boğaziçi kıyıları parlak pembemsi-mor çiçeklerle alev alev yanar. Hem yerel halk hem de ziyaretçiler, ağaçların tüm görkemiyle hayran olmak için şehrin etrafındaki gözlem noktalarına veya küçük teknelerle giderler.

Geleneksel Filistin şifalı bitkisi Cercis siliquastrum (Erguvan ağacı), Meme Kanserinin DNA hücre döngüsünü engeller 

Cercis siliquastrum (Erguvan ağacı), ilaç bulma potansiyeli olan geleneksel bir ilaçtır. çiçeklerinin ve yapraklarının antimikrobiyal ve antioksidan aktivitesini , bir meme kanseri hücre hattında DNA hücre döngüsü (proliferasyon) üzerindeki etkileri açısından araştırmaktadır.

 yilmazparlar@yahoo.com


19 Nisan 2023 Çarşamba

12. Alaçatı Ot Festivali ve Atatürk-Yılmaz Parlar

  12. Alaçatı Ot Festivali ve Atatürk

Ata'mıza verdiğimiz sözümüz var Hiçbir zaman karanlığa teslim olmayacağız

12. Alaçatı Ot festivali tanıtımı için Ortaköy Stay Hotelde düzenlenen Basın Toplantısında Çeşme Belediye Başkanı M. Ekrem Oran “Aynada sımsıkı tutunmak, birbirimize sarılarak, aydınlık yarınlara yürümek zorundayız. Birlikte el ele verip iyileşeceğiz. Yüz yıldır yüzümüz hep aydınlığa dönük. Ata'mıza verdiğimiz sözümüz var Hiçbir zaman karanlığa teslim olmayacağız. Tüm renkleriyle” dedi 



Çeşme Belediyesi tarafından 12'incisi düzenlenecek olan ve Teması 'Yeniden Doğuş' olarak belirlenen Alaçatı Ot Festivali 27-30 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek.

Tanıtılan otçul yoğunluğu sağlıklı gıda beslenmesine sunmak…

Aslında Çeşme Belediyesinin festival altındaki misyonu görmek lazım…Bölgeye has bitki türlerini yani endemik bitki türlerini ekosistemi korumak.. Endemik bitki türlerinin, çok sayıda farklı ekosistemi ve çok çeşitli endemik türlerini barındıran tanıtılan otçullardan kaynaklanan nesli tükenmekte olan türlerin yönetimi için büyük etkileri olan sistemi ayakta tutmak. Tanıtılan otçul yoğunluğu sağlıklı gıda beslenmesine sunmak…




18 Nisan 2023 Salı günü İstanbul Ortaköy Stay Hotelde düzenlenen Basın Toplantısına Çeşme Belediye Başkanı M. Ekrem Oran ile heyeti yanı sıra Festival kurucuları olan Jüri Başkanı Ayhan Sicimoğlu ve Jüri üyesi Tülin Onarer katıldılar. Festivalin önemi ve program hakkında kısa konuşma yaptılar.

Çeşme Belediye Başkanı M. Ekrem Oran konuşmasında; “Kültürel zenginliğin büyük bir uyumla kucaklaştığı, dünya markası Alaçatı'mıza davet etmek için geldik. Büyüleyici renkleriyle uyanışına eşlik edeceğimiz Umutlarımızı yeniden yeşerteceğimiz dayanışma ruhuyla yaralarımızı sarıp iyileşeceğimiz bir coşkuya ortak olmaya çağırıyoruz.” Dedi 

Güçlü kültürel kodlarımızla kocaman yüreklerimizle kenetlendiğimizde üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yok.

Başkan Oran  “Altı Şubat'ta meydana gelen Depremin derin üzüntüsünü hala kalplerimizde taşıyoruz. Milyonlarca kardeşimiz, dostumuz hala yaşama tutunma mücadelesi veriyorlar. Buradan bir kez daha hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yavrularımıza da şifalar diliyorum. Yaşadığımız bu büyük felaket on bir ilimizi ve on dört milyon insanımızı etkilediği söylense de birbirinin acısıyla kederlenen



Sevinçlerini ortak coşkulara dönüştüren bin yıldır omuz omuza birlikte yürüyen büyük ulusumuzun her ferdini yaraladı. Ancak bu süreçte bir kez daha gördük ki güçlü kültürel kodlarımızla kocaman yüreklerimizle kenetlendiğimizde üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yok. Işte bu kadim kültürün destansı bir mücadeleyle küllerinden yeniden doğan

bu büyük ulusun egemenliğinin yüzüncü yılında, doğanın yeniden uyanışının mevsiminde, on ikincisini düzenlediğimiz Alaçatı Ot Festivali temasını Bu yıl yeniden doğuş olarak belirledik. Bizler iyi günde, kötü günde ama hep birlikte anlayışıyla işimizi, aşımızı büyütmek için çalışan Büyükçeşme ailesiyiz ve ilk günden itibaren her zaman her konuda sevginin kazanacağını, kazanacağı inancıyla yol aldık. Bu inançla, hoşgörünün, dayanışmanın Bir arada yaşamanın zengin örnekleriyle, güzel gönüllü insanların kenti yeryüzündeki cennet Çeşme'mizde yaralarımızı sarmak, umudu çoğaltmak için el ele veriyoruz” sözleriyle Tüm Türkiye ele ele mesajlarını verdi.

Depremzedelerimizi festivalimize de ortak ediyoruz.

Başkan Oran Deprem bölgesiyle ilgili festivalde özel yer verdikleri program hakkında; “Yarımada'da yetişen otlar, yerel lezzetler özelinde gerçekleştirdiğimiz otların rüzgarlı öyküsü, Alaçatı Ot Festivalimizde bu yıl bir istisna yapıyoruz. Standlarımızda Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Diyarbakır, Şanlıurfa, Osmaniye, Adana, Adıyaman, Malatya ve Kilis'in bölgesel lezzetlerine de yer vereceğiz. Depremin ilk dakikasından itibaren evleri hasar görmüş insanlarımız için otel odalarını ve gönlünün kapılarını ilk açan belediye olarak tüm imkanlarımızla yanlarında olmaya çalıştığımız depremzedelerimizi festivalimize de ortak ediyoruz.” Sözleriyle gelirleri aktaracaklarını dile getirdi. 

Hatay'ın tanıtımına katkı sağlamaya çalışan Antakya Medeniyetler Korusu Festivalde

Festival programı hakkında Başkan Oran; Yarışmalar, sergiler, söyleşiler, konserlerle cıvıl cıvıl misafirleriyle Alaçatı'nın eşsiz atmosferinde baharı karşılayacağımız on ikinci Alaçatı Ork Festivalimizde Deprem bölgesinden katılımcılarımızın hazırladığı yöresel lezzetlerle çok daha zenginleşecek. Değerli dostum Ayhan Sicimoğlu ve Tülin Onarer  Hanım yine bizleri yalnız bırakmadılar. Teşekkür ediyorum

Geleneksel ot toplama ve en güzel yemek yarışmalarımızın sunuculuğunu bu yıl yine Çağla Şeker ile yapacağız. Her adımda nefis otlu yemeklerin kokusu Alaçatı'nın o meşhur rüzgarına karışacak

Gastronomik söyleşilerde zeytini, enginarı, meşhur Çeşme Limonumuzu bölgemizin endemik türlerinin sağlığımıza pozitif etkilerini konuşacağız

zamanla dönüşen yemek kültürünü mutfağımızın zenginliklerini konuşacağız. Sağlıklı beslenmenin sürdürülebilir bir yaşamın ipuçlarından bahsedeceğiz. Alaçatı'nın tüm sokaklarında müzik tınaları yükselecek müzik tınısı deyince beni Boğaziçi yıllarından dostum ve çok yakında kaybettiğimiz hepimizin dostu Tolga Akyıldız'ı da rahmetle anıyorum. Yirmi yedi Nisan Perşembe akşamı açılış konserimizde Antakya Medeniyetler Korusu'nu konuk edeceğiz. Iki bin yedi yılında farklılıklarımızın nasıl zenginliğe dönüştüğünü vurgulamak için kurulan medeniyetler arası köprü kurarak Hatay'ın tanıtımına katkı sağlamaya çalışan Antakya Medeniyetler Korusu da depremde birçok üyeliğini kaybettiler. Onlar da Anadolu coğrafyasının tüm renkleriyle bir gökkuşağı gibi güzelleştiğini Sen, ben çatışması yerine biz olabilmenin nasıl mucizevi sonuçlar yarattığının muhteşem bir örneğini ortaya koyuyorlar. Yirmi sekiz Nisan Cuma akşamı müthiş yeteneğiyle karşı konserimiz var bugün altı Şubat felaketinin en derin şekilde yaşayan birçok akrabasını kaybeden sanatçımız depremin hemen ardından memleketi Hatay için tüm imkanlarını seferber etmiş, Hollanda'da verdiği yardım konseriyle deprem bölgesine destekler sağlamıştır. Karsu gibi acının karşısında dimdik duran, yaraları sarmak için tüm kalbini ortaya koyan cumhuriyet kadınlarımız yeniden doğuş için en büyük umudumuz.

Duman Grubu yirmi dokuz Nisan Cumartesi akşamı içimizdeki burukluğu dağıtacak. Güçlü müzikleriyle enerjimizi yükseltecek, müziğin iyileştirici gücü yeniden doğuş için ruhumuzu harekete geçirecektir

otuz Nisan Pazar akşamı kapanış konserimizde Altuğ Dilmaç ve Maya Eryüce ile zamansız şarkılarda buluşacağız.” Şekline özetledi



Bitki bazlı, sağlıklı, etik ve sürdürülebilir yaşamı teşvik etmek.

Bu tür festival, bağımsız olarak düzenlenmesine rağmen, her etkinliğin ortak bir misyonu vardır: Gıda hakkında , konuşmacılar, ürünler ve genel kaynaklar ve seçici yiyiciler için bilgilerle bitki bazlı, sağlıklı, etik ve sürdürülebilir yaşamı teşvik etmek.

Endemik türleri çevrede tutmak önemlidir. Birçoğu, habitat kaybı ve diğer insan eylemleri nedeniyle tehlike altında. Sadece belirli bir alana özgü oldukları için değil, aynı zamanda biyolojik çeşitliliği korumak için de önemli oldukları için kurtarılmaları önemlidir. Tüm türlerin korunması önemli olsa da, yerli türler ve endemik türler dahada önemli

Onlar sadece bir fikir değil, tam arka bahçemizdeler. Onlarla barış içinde bir arada yaşamayı taahhüt ederek kendi ekosistemlerimizi koruyor ve kendimiz ve çocuklarımız için daha sağlıklı bir gelecek sağlıyoruz. 

yilmazparlar@yahoo.com

2 Mart 2023 Perşembe

Yalova’daki Konya ve Etliekmek-Yılmaz Parlar

 Yalova’daki Konya ve Etliekmek

Türk mutfağı, Dünyanın üç büyük mutfağından biri olduğu söylenir.  Dünya ülkelerine pek çok harika Türk Mutfağını, Türk restaurantıları dahil etmek girişiminde bulunan, Otantik Türk malzemeleri ve pişirme yöntemlerini, tanıtmayı amaçlayan Gelenekler bir toplumu oluşturan önemli unsurlardır. Kültürel mirasımız, alışkanlıklarımız, bilgimiz ve davranışlarımız onlara özel önem verdiğimiz için değişmez. Yüzyıllar geçmesine rağmen aynı kalma sebebi geleneklerimizdendir. Bunları tanıtdığımız zamanda markalaşırız.



Yalova’da Akdağlar Restaurant meşhur Konyalı Etliekmek ile gastronomiye hizmet vermesi takdire değer bir işletme olduğunu hak ediyor.

Her zaman söylenildiği gibi, Başda protokolun yabancı misafirlerini Türk Mutfağını tanıtması, onlar ile ağırlaması büyük rol oynar şeklinde… Başarılı Yalova Valisi Muammer Erol’da özel konuklarını yüz akıyla ağırladığı Akdağlar Restaurantın meşhur Konyalı Etliekmek tanıtımı bunun en güzel örneği… Buna tanık oluyoruz.

Yaratıcı ekonomide gastronomi nasıl bir rol oynar.



Restoranlar, kafeler veya küçük üreticiler olsun, her zamanki hacim ve hızda çalışma fırsatından mahrum. Bu nedenle, şehirdeki gastronomi ile ilgili yerlerin ayağa kalkmasına, üretime başlamasına, bir çalışana ödeme yapmasına veya başka birini istihdam etmesine yardımcı olabilecek kapsayıcı projeler dahil Türk mutfağını hak etdiği platforma taşımaya destek olmayı hedeflemesi şehrin protokol kesimiyle başlar.

Türk mutfağı, Dünyanın üç büyük mutfağından biri olduğu söylenir.  Dünya ülkelerine pek çok harika Türk Mutfağını, Türk restaurantıları dahil etmek girişiminde bulunan, Otantik Türk malzemeleri ve pişirme yöntemlerini, tanıtmayı amaçlayan Gelenekler bir toplumu oluşturan önemli unsurlardır. Kültürel mirasımız, alışkanlıklarımız, bilgimiz ve davranışlarımız onlara özel önem verdiğimiz için değişmez. Yüzyıllar geçmesine rağmen aynı kalma sebebi geleneklerimizdendir. Bunları tanıtdığımız zamanda markalaşırız.

Türk mutfağı; büyük ölçüde Orta Asya, Orta Doğu ve Balkan mutfaklarının kaynaşması ve rafine edilmesi olarak tanımlanabilecek Osmanlı mutfağının mirasıdır. Türk mutfağı, Batı Avrupa dahil diğer komşu mutfakları etkilemiştir. Osmanlılar, kendi padişahların çeşitli mutfak geleneklerini Orta Doğu mutfaklarından gelen etkilerle ve Orta Asya'dan gelen geleneksel Türk unsurlarıyla kaynaştırdı ve birçoğunun güçlü bölgesel çağrışımları olan çok çeşitli spesiyaliteler yarattı.

Turizm ve gastronomi arasındaki bağlantı çok güçlüdür. Turistler seyahat ederken biyolojik ihtiyaçlarını karşılamak için sadece yemek zorunda olmakla kalmaz, gastronomi de turistlerin deneyim kalitesine katkıda bulunur, böylece genel seyahat deneyimine damgasını vurabilir


Birçok Lezzetin Bir Araya Geldiği, Meşhur Konya Etliekmek hakkında bilgileri Akdağlar Restaurant sahibinden alıyoruz.

Etli ekmek, 1,8 ölçü hamur, 1 ölçü et, 1 ölçü sebzeden oluşuyor. Etleri düve etinin kaburga ve boşluk kısmından kullandıklarını, domates, yeşil biber, soğan, maydanoz, tuzdan oluşan sebze karışımı ile et yoğrulduğunu özel fırın ateşinde usulüne göre piştiğini öğreniyoruz. 


Fırın küreklerine sığmayan etli ekmeğin boyu enide yine ölçüler dahilinde…Göze ve damak tadına hitap eden lezzetli bu etliekmeğin haricinde özel çorba ve tatlı seçkileride dahil edildiğinde, Yalova’da Türk mutfağın otantiğini görüyoruz.


Akdağlar Restaurant sahibi, Coğrafi işaret tescili, etliekmek, 1200’lü yıllardan itibaren Konya’da üretildiğini belirtti


yilmazparlar@yahoo.com