26 Temmuz 2023 Çarşamba

Le Cordon Bleu Sürdürülebilir Reçeteler Gastroshow-Yılmaz Parlar

 Le Cordon Bleu Sürdürülebilir Reçeteler Gastroshow

Le Cordon Bleu Yönetici Eğitmen Şef Erich Ruppen’in Gastronomi eğitim mutfağı Vertical Garden



1895 yılında Paris'te kurulan, bugün Dünya genelinde pek çok ülkede faaliyet göstermekte olan, mutfak sanatları yönetimi programlarında yıllık yaklaşık 20 binden fazla öğrenciyi mezun eden, Le Cordon Bleu’nün Özyeğin Üniversitesi Mükemmellik Merkezi 25 Temmuz 2023, Salı  günü, Bağdat caddesi Vertical Garden’de Le Cordon Bleu Yönetici Eğitmen Şef Erich Ruppen tarafından  katılımcılara Fransız Mutfağından lezzetler sundu. Şef Erich Ruppen “Soğuk domates” çorbası ve “Domates ve  fesleğen senfonisi” yemekleri katılımcılara anlatarak izah ederek yaptı. 



Gerçekleşen Sürdürülebilir Reçeteler Gastroshow etkinliğinde Le Cordon Bleu İstanbul Yönetici Eğitmen Şef Erich Ruppen’e Özyeğin Üniversitesi Gastronomi Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Ömer Farukhan Yalçın ile Le Cordon Bleu Mutfak Diploması Sertifika Programı öğrencisi Medine Boz eşlik etdi.



Ülke, gastronomi turizmden istifa edebilmesi için öncelikle gasronomi eğitimine odaklanması gerekir. 



Gastronomi turizmi, bölgeye özgü yemeklerin sunulmasıyla o bölgeye ait kültürel kimliği ve mirası yansıtmakta ve böylece yerel destinasyonlar için rekabet avantajı sağlamada etkili bir araç durumdadır. Bu bağlamda gastronominin gıda biliminin önemi ve eğitimi bir kez daha gerekli olduğu aşikardır. 



Türkiye’de Özyeğin Üniversitesi ile işbirliği içinde eğitim veren, dünyadaki en ünlü ve saygın mutfak ekolü, Le Cordon Bleu’nün gastronomik vizyonumuzda etkisi önemli ölçüde yüksek seviyelerdedir. 

Fransa'daki mutfak geleneği ve profesyonel saygısıyla dünya çapında popülerliğe sahip olan Le Cordon Bleu, ayrıca ticari bir bağlamda, ticari şeflerin eğitimleri için, özellikle mesleklerinin üst seviyelerinde gelişimi konusunda çok yüksek seviyeli öğretim programları ile eşanlamlı hale gelmiş durumdadır.

İsviçre doğumlu Şef Erich Ruppen mutfak sanatları kariyerine 17 yaşında başlamış olup 1979 yılında eğitimini tamamlamış ve “Swiss Chef Diploma” almaya hak kazanmıştır. İsviçre’den Bermuda ve Güney Afrika’ya kadar uzanan bir coğrafyada birçok otel ve “fine dining” restoranlarda çalışmış.



1990 yılında Çırağan Sarayı Kempinski Otel’in açılışı için Türkiye’ye gelmiş ve 1996 yılından beri üyesi bulunduğu La Chaîne des Rôtisseurs Derneği’nde “Conseiller Culinaire” görevinde olan Şef Erich Ruppen, 2017 yılında Le Cordon Bleu İstanbul ekibine Yönetici Eğitmen Şef olarak katılmıştır

yilmazparlar@yahoo.com


15 Haziran 2023 Perşembe

Aile Mirası Reçeteler-Yılmaz Parlar

  Aile Mirası Reçeteler

Eskiden Yemeklerin Tadı Neden Daha Güzeldi?


Bugünün gıdaları ile bir asır öncesinin gıdaları arasındaki en büyük fark, içerdiği işleme ve katkı maddelerinin miktarıdır . 



Göçmen Artisan Bakery’nin desteği ile Selin Atasoy’un hayata geçirdiği, Sahrap Soysal’ın danışmanlığını yaptığı Okan Bayülgen’inde katıldığı destek verdiği ve yaptığı ön konuşma sonrasında, “Aile Mirası Reçeteler” projesi Dada Salon Kabarett’de tanıtıldı



Proje danışmanı Sahrap Soysal başda olmak üzere, Ayfer Yavi, Gilda Kohen, Meri Çevik Simyonidis, Müjgan Doğunç, Nadya Şener, Neylan Ziyalar, Sine Boran Art, Takuhi Tovmasyan ve Yıldız Küçükkurt kısa konuşmalar gerçekleştirdiler. Hamur işi tarifi ile birlikte hikayeleri, mutfak ve sofra kültürlerini paylaştılar.

Geçmişten bugüne gelmiş unutulmayan özel lezzetleri ve tarifleri projeye katılan isimler anekdotları ile anlatdılar.

Etnik kökenleri ve yerel lezzetleriyle Türkiye’nin bütününü dahil edecek şekilde aile reçeteleri arasından seçilen 50 tarif ve geldikleri ailelerin hikayeleri ile özel bir kitap hazırlanacak.

Göç ile birliktde yanlarında taşıdıkları kolay yapabildekleri hamur lezzetleri ile hem kültürel ilişkiler kurarak hemde aile fertlerini besleyen annelerden ninelerden miras kalan Lezzet Göçünün tarifleri böylece belgesele dönüşecek.

Lezzet Nedir?

Lezzet, yemekten zevk almamızda ve seçimimizde önemli bir role sahiptir. Dil, temel tadı tanıyan alıcılarla kaplıdır: tuzlu, ekşi, acı, tatlı ve Bu tat tomurcukları ayrıca ağız kenarında, yumuşak damakta, yanaklar, boğazın arkası ve yemek borusunda bulunur. 

Diğer faktörler de tadı nasıl deneyimlediğimize katkıda bulunur. Yiyecek ve içecekleri belli renklerde görmeyi bekliyoruz. Beklediğimizden farklı bir renge sahiplerse, beyin ağızdan ve gözlerden karışık sinyaller alacak ve tatları farklı olacaktır. 



Dokuların ve kimyasal etkileşimlerin benzersiz bir kombinasyonuna sahip olan ağız hissi, lezzetin nasıl algılandığını da büyük ölçüde etkiler. Pürüzsüz, çıtır çıtır, yumuşak, gevrek, sulu, kremsi, sıcak veya soğuk, hepsinin yediğimiz yemeğin lezzeti üzerinde etkisi vardır. 

Hafıza ve nostalji de bir rol oynar. Tat almanın hafıza üzerindeki etkisi , Kayıp Zamanın İzinde, Geçmişi Hatırlamak ' geçmişin tatları, Bugün yediğimiz yiyecekler ve tercih ettiğimiz tatlar, çeşitli istilacılar, çevreler, gelenekler, yeni keşfedilen topraklardan ve göçmenlerden etkilenen uzun, karmaşık ve büyüleyici bir tarihe sahiptir. Bazı tatlar zaman geçtikçe hayatta kalırken, diğerleri tamamen ortadan kalktı.

Nostaljik, sağlıklı, yerel ve egzotik tatlar, Lezzet trendleri sürekli değiştiği için gıda üreticileri, kaprisli gıda modasına ayak uydurmak ve tüketici tercihlerini karşılamak için çabalıyor

Lezzetlerin Önemi Nedir?


Lezzetlerin birincil işlevi , besleyici özellikleri olmadığı için gıdalara tat katmaktır . Tatlar hem doğal hem de yapay çeşitlerde gelir. Yapay tatlar, daha geniş ve daha çeşitli tatlar sağlamak için özenle seçilir.

Doğal ise, çok çeşitli tatlar elde etmek için meyveler, baharatlar ve sebzeler gibi doğal türevleri içerebilir.

Doğal tatların bile bir desteğe ihtiyacı vardır. Çoğu zaman, bu lezzet kombinasyonlarını elde etmek için karışımlarda minimum miktarda bileşik kullanılır. 



70'li yaşlarındaki veya daha büyük insanlara bugün yemeklerin tadının nasıl olduğunu sorarsanız, büyük olasılıkla size onların büyüdükleri şeye hiç benzemediğini söyleyeceklerdir. Birçoğu başlangıçta bunu değişen zamanlara ve tat alma tomurcuklarının yaşlanmasına bağladı, ancak bugün yapılan araştırmalar, yediklerimizin aslında geçen yüzyılda önemli ölçüde değiştiğini gösteriyor .

Aile Mirası Reçeteler” projesi, kapsamında farklı geleneksel reçeteler aracılığıyla bu tariflerin ait olduğu dünyanın dört bir yanından Türkiye’ye göç eden ailelerin hikayelerini ve tariflerini kapsıyor.

Süryani, Ermeni, Musevi, Rus, Çerkes, Girit, Boşnak, Rum, Kürt, Arnavut, Bulgar ve diğer mutfak lezzetlerinin göçlerden sonra Türkiye’de nasıl yaşatıldığının ve aktarıldığının izlerini taşıyacak kültürlerin uyumunu işaretliyecek. 

Ayrıca projeye katılmak isteyenler, info@gocmen.co adresine, konu başlığına “Aile Mirası Reçeteler” yazarak e-posta gönderebilecek.


yilmazparlar@yahoo.com


12 Mayıs 2023 Cuma

Erguvan Şerbeti Ve İncecik-Yılmaz Parlar

 Erguvan Şerbeti ve İncecik

İncecik Unutulan Efsane Erguvan Şerbetini Gün Işığına Çıkarıyor

Erguvanın Faydaları ve Duayen Yemek Uzmanı Recep İncecik’den Erguvan Şerbeti Tarifi 

Yemeklerde Sağlıklı İçeçek Şerbet İçiniz..”Kendiniz Yapın-Kendiniz İçin”

Milletlerin tarih boyunca doğayla girdikleri etkileşim sonrasında tecrübeyle oluşturdukları yemek kültürü onların damak zevkini, zerâfetini ve beslenme alışkanlıklarını yansıtmaktadır.

Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şâhâne hocalarından Mehmed Kâmil’in 1844'ten sonra yazdığı ve 1844’te taşbaskı halinde yayınlanan ilk yemek kitabı olan Melceü’t-Tabbâhîn’iyi dahil tüm Osmanlı yemek kitaplarını kütüphanesinde bulunduran Osmanlı yemekleri konusunda duayen aşçı, yemek uzmanı, Recep İncecik sayısız denemelerle damıtma usulüyle gerçekleştirdiği, unutulmaya yüz tutmuş Osmanlı şerbetlerinden Erguvan Şerbeti tarifini paylaştı. Çağrıda bulundu..Yemeklerde Sağlıklı İçeçek Şerbet İçiniz.. “Kendiniz Yapın-Kendiniz İçin”

Osmanlı Şerbeti Erguvan

Osmanlı mutfağı denilince akla egzotik otlar, kükreyen ateşler, kaynayan kazanlar gibi, Osmanlı mutfağının birçok temel öğesinin popülaritesi 300 yıl önce olduğu kadar, popülerliğini korurken, sadeceTürkiye'nin doğusundaki kırsal alanlarda, gelinin damadı kabul etmesi halinde damat ve ailesinin gelinin evine gelip birlikte şerbet içmesi şeklindeki popüler bir gelenek devam etmektedir. 

Şerbet, Türkiye'nin geçmişiyle büyük ölçüde bağlantılı olmaya devam ediyor, ülkenin geçmişini hatırlatıyor. Padişahların, ziyaret eden ileri gelenlere şerbet ikram ettiği ve şerbetçilerin İstanbul sokaklarında gezdiği bilinmektedir. 

400 Sayfalık tarifleriyle birlikte Osmanlı Yemek Kitabı yazma hazırlığını devam ettiren Duayen Yemek Uzmanı Recep İncecik Recep İncecik, "Tarif tamamen bana ait. Erguvan şerbetinin rengini ve tadını vermek çok büyük bir ustalık gerektirir. Ben, bunun için uzun yıllar uğraştım. Erguvan şerbeti çok özel bir şerbet, yapımı da çok incelik istiyor." Sözleriyle başlıyor



Püf Noktası Soğuk Sıkım Olması

İncecik, " Biz Erguvan’ı kendi halinde soğuk damıtma dediğimiz usul ile kendi haline bırakarak sulandırdık. Çok az miktarda şeker ile natürel halde servis ettik. Çiçeklerin tam olarak açtığı dönemde topluyorum. Araçlardan uzak yerlerdeki çiçekleri tercih ediyorum. Soğuk damıtma yöntemi ile çiçekleri şekere yatırarak kendi suyunu salmasını sağlıyorum. Çiçekleri tam açtığında toplanır ve çiçeğin üzerindeki böceklerin gitmesi için bir zemine serilir. Sonra derin geniş bir kapta yıkanır. Suyu iyice süzüldükten sonra taş havanda ezilip, toz şekerin içinde en az bir gün bekletilir. Püf noktası soğuk sıkım usulü yapılmasında. Böylelikle tadı ve rengi tam olarak şerbete geçer. Kaliteli içme suyu ile yapılmalıdır. Malzeme olarak su ve şeker yeterlidir. Erguvan şerbetinin içine başka bir baharat ilave edilmesini tavsiye etmiyorum. Kendi rayihası yeterlidir." Şeklinde özet tarif veriyor.

Recep İncecik Sultanahmet Küçük Ayasofya Caddesinde Sultan Köşesi Restaurant’da Osmanlı yemekleri sunuyor.



Fatih Sultan Mehmed 1453'te İstanbulu’u fethettiğinde şehrin sakinleri ağaçlara ve çiçeklere zaten çok düşkündü. Fatih Sultan Mehmed, zaferini kutlamak için tahmin edilebileceği gibi kılıcını sallayarak değil, bir çiçek koklayarak minyatür bir tablo için poz verdi. 

Kanuni Sultan Süleyman iktidara geldiğinde, şehir rengarenk çiçeklerle dolu özel bahçelerle çalkalanıyordu, kadınlar saçlarına çiçek takıyorlardı ve Osmanlı saray mensupları her zaman ellerinde bir çiçek taşıyordu.  16. yüzyılda şehirde talep o kadar yüksekti ki ; 200'den fazla çiçekçi bulunması bununla ilgiliydi. 

Osmanlı döneminde iletişim aracı olarak meyveler kadar çiçekler de kullanılmıştır. Çiçekler sıklıkla aşkı ifade ediyordu, ancak başka anlamlara işaret etmek için kullanılıyordu.  Bir evdeki birinin hasta olması, yoldan geçenlere susmalarını söylemek için pencereye sarı bir çiçek asılırdı. 

Penceredeki kırmızı çiçek, evde evlenme çağındaki genç bir kızın olduğu anlamına geliyordu. Kalbinin temiz kalması için kimsenin söz konusu kıza olumsuz yorum yapmaması veya küfür etmemesi ricasıydı.

Meyve vermek, iletişim kurmanın başka bir yoluydu. Belirli bir nesnenin başka bir nesneyle ilişki kurması fikri olan anımsatıcılara dayanıyordu. 

Armutun Türkçe karşılığı armuttur . Birine armut vermek, ona umutsuzluğa kapılmamalarını, umutlu olmalarını söylemenin bir yoluydu. Türkçe umut . Armut ve umut o kadar yakındı ki armut vermek “Armut ver bize bir umut” yani “Armut bize umut verir” demek gibiydi. 

Aynı şekilde hediye olarak biber, biber, haber talebi oldu, haber. Çiçekler kadar ağaçlar da uzun zamandır İstanbul'la anılır ve bunların en ünlüsü Erguvan'dır. 

Latince cercis siliquastrum, isim Yunancadan türetilmiştir ve iki kelimenin birleşimidir, cercis ağaç anlamına gelir ve siliquastrum meyve anlamına gelir. 

İstanbullular ona uzun zamandır, Erguvan ağacı adını vermişlerdir, bu ağaç dallarından doğrudan çıkan çiçeklerin rengini anlatan Farsça bir kelimedir. 

Hristiyan efsanesinde bu ağacın adını Mesih'e ihanet eden Yahuda'dan (Judas) aldığı söylenir. 

Ne yaptığını anlayan Yahuda'nın kendisini böyle bir ağaçtan astığına inanılıyor. Başlangıçta uzun ve güçlü olan, güzel beyaz çiçekler taşıyan erguvan, onun ölümündeki payı nedeniyle kendini suçlu hissetti. Bir zamanların zarif dalları alçaldı ve çiçekler utanarak kızardı ve renk değiştirdi.


Erguvan ağacıyla ilgili birçok hikaye var. İstanbul 'a Bizans'tan çok önce gelen denizcilerin, hastalıktan korunmak için yapraklarını kaynatıp içtikleri söylenir. 1453'te İstanbul şehri kurulduğunda erguvanların çiçek açtığı öne sürülüyor. Bu iddianın doğruluğu ne olursa olsun, erguvan ağacının Osmanlı kültüründe özel bir yeri vardı. 

Çiçek açmayı kutlamak için düzenlenen şenlikler, 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda başlayan 'erguvan' günleri veya toplantılardır. 

Erguvan ağacının mor, eflatun ve pembe yapraklarının da geçmişin geleneksel İstanbul mutfağında salatalara renk ve lezzet kattığı bilinmektedir. Güçlü dalları, Osmanlılar tarafından kullanılmak üzere ayrıntılı bastonlara oyulmuştur.

Erguvan Nisan ayının ikinci yarısı civarında çiçek açar ve baharın gelişini ifade eder. Bu sırada Boğaziçi kıyıları parlak pembemsi-mor çiçeklerle alev alev yanar. Hem yerel halk hem de ziyaretçiler, ağaçların tüm görkemiyle hayran olmak için şehrin etrafındaki gözlem noktalarına veya küçük teknelerle giderler.

Geleneksel Filistin şifalı bitkisi Cercis siliquastrum (Erguvan ağacı), Meme Kanserinin DNA hücre döngüsünü engeller 

Cercis siliquastrum (Erguvan ağacı), ilaç bulma potansiyeli olan geleneksel bir ilaçtır. çiçeklerinin ve yapraklarının antimikrobiyal ve antioksidan aktivitesini , bir meme kanseri hücre hattında DNA hücre döngüsü (proliferasyon) üzerindeki etkileri açısından araştırmaktadır.

 yilmazparlar@yahoo.com


19 Nisan 2023 Çarşamba

12. Alaçatı Ot Festivali ve Atatürk-Yılmaz Parlar

  12. Alaçatı Ot Festivali ve Atatürk

Ata'mıza verdiğimiz sözümüz var Hiçbir zaman karanlığa teslim olmayacağız

12. Alaçatı Ot festivali tanıtımı için Ortaköy Stay Hotelde düzenlenen Basın Toplantısında Çeşme Belediye Başkanı M. Ekrem Oran “Aynada sımsıkı tutunmak, birbirimize sarılarak, aydınlık yarınlara yürümek zorundayız. Birlikte el ele verip iyileşeceğiz. Yüz yıldır yüzümüz hep aydınlığa dönük. Ata'mıza verdiğimiz sözümüz var Hiçbir zaman karanlığa teslim olmayacağız. Tüm renkleriyle” dedi 



Çeşme Belediyesi tarafından 12'incisi düzenlenecek olan ve Teması 'Yeniden Doğuş' olarak belirlenen Alaçatı Ot Festivali 27-30 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek.

Tanıtılan otçul yoğunluğu sağlıklı gıda beslenmesine sunmak…

Aslında Çeşme Belediyesinin festival altındaki misyonu görmek lazım…Bölgeye has bitki türlerini yani endemik bitki türlerini ekosistemi korumak.. Endemik bitki türlerinin, çok sayıda farklı ekosistemi ve çok çeşitli endemik türlerini barındıran tanıtılan otçullardan kaynaklanan nesli tükenmekte olan türlerin yönetimi için büyük etkileri olan sistemi ayakta tutmak. Tanıtılan otçul yoğunluğu sağlıklı gıda beslenmesine sunmak…




18 Nisan 2023 Salı günü İstanbul Ortaköy Stay Hotelde düzenlenen Basın Toplantısına Çeşme Belediye Başkanı M. Ekrem Oran ile heyeti yanı sıra Festival kurucuları olan Jüri Başkanı Ayhan Sicimoğlu ve Jüri üyesi Tülin Onarer katıldılar. Festivalin önemi ve program hakkında kısa konuşma yaptılar.

Çeşme Belediye Başkanı M. Ekrem Oran konuşmasında; “Kültürel zenginliğin büyük bir uyumla kucaklaştığı, dünya markası Alaçatı'mıza davet etmek için geldik. Büyüleyici renkleriyle uyanışına eşlik edeceğimiz Umutlarımızı yeniden yeşerteceğimiz dayanışma ruhuyla yaralarımızı sarıp iyileşeceğimiz bir coşkuya ortak olmaya çağırıyoruz.” Dedi 

Güçlü kültürel kodlarımızla kocaman yüreklerimizle kenetlendiğimizde üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yok.

Başkan Oran  “Altı Şubat'ta meydana gelen Depremin derin üzüntüsünü hala kalplerimizde taşıyoruz. Milyonlarca kardeşimiz, dostumuz hala yaşama tutunma mücadelesi veriyorlar. Buradan bir kez daha hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yavrularımıza da şifalar diliyorum. Yaşadığımız bu büyük felaket on bir ilimizi ve on dört milyon insanımızı etkilediği söylense de birbirinin acısıyla kederlenen



Sevinçlerini ortak coşkulara dönüştüren bin yıldır omuz omuza birlikte yürüyen büyük ulusumuzun her ferdini yaraladı. Ancak bu süreçte bir kez daha gördük ki güçlü kültürel kodlarımızla kocaman yüreklerimizle kenetlendiğimizde üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yok. Işte bu kadim kültürün destansı bir mücadeleyle küllerinden yeniden doğan

bu büyük ulusun egemenliğinin yüzüncü yılında, doğanın yeniden uyanışının mevsiminde, on ikincisini düzenlediğimiz Alaçatı Ot Festivali temasını Bu yıl yeniden doğuş olarak belirledik. Bizler iyi günde, kötü günde ama hep birlikte anlayışıyla işimizi, aşımızı büyütmek için çalışan Büyükçeşme ailesiyiz ve ilk günden itibaren her zaman her konuda sevginin kazanacağını, kazanacağı inancıyla yol aldık. Bu inançla, hoşgörünün, dayanışmanın Bir arada yaşamanın zengin örnekleriyle, güzel gönüllü insanların kenti yeryüzündeki cennet Çeşme'mizde yaralarımızı sarmak, umudu çoğaltmak için el ele veriyoruz” sözleriyle Tüm Türkiye ele ele mesajlarını verdi.

Depremzedelerimizi festivalimize de ortak ediyoruz.

Başkan Oran Deprem bölgesiyle ilgili festivalde özel yer verdikleri program hakkında; “Yarımada'da yetişen otlar, yerel lezzetler özelinde gerçekleştirdiğimiz otların rüzgarlı öyküsü, Alaçatı Ot Festivalimizde bu yıl bir istisna yapıyoruz. Standlarımızda Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Diyarbakır, Şanlıurfa, Osmaniye, Adana, Adıyaman, Malatya ve Kilis'in bölgesel lezzetlerine de yer vereceğiz. Depremin ilk dakikasından itibaren evleri hasar görmüş insanlarımız için otel odalarını ve gönlünün kapılarını ilk açan belediye olarak tüm imkanlarımızla yanlarında olmaya çalıştığımız depremzedelerimizi festivalimize de ortak ediyoruz.” Sözleriyle gelirleri aktaracaklarını dile getirdi. 

Hatay'ın tanıtımına katkı sağlamaya çalışan Antakya Medeniyetler Korusu Festivalde

Festival programı hakkında Başkan Oran; Yarışmalar, sergiler, söyleşiler, konserlerle cıvıl cıvıl misafirleriyle Alaçatı'nın eşsiz atmosferinde baharı karşılayacağımız on ikinci Alaçatı Ork Festivalimizde Deprem bölgesinden katılımcılarımızın hazırladığı yöresel lezzetlerle çok daha zenginleşecek. Değerli dostum Ayhan Sicimoğlu ve Tülin Onarer  Hanım yine bizleri yalnız bırakmadılar. Teşekkür ediyorum

Geleneksel ot toplama ve en güzel yemek yarışmalarımızın sunuculuğunu bu yıl yine Çağla Şeker ile yapacağız. Her adımda nefis otlu yemeklerin kokusu Alaçatı'nın o meşhur rüzgarına karışacak

Gastronomik söyleşilerde zeytini, enginarı, meşhur Çeşme Limonumuzu bölgemizin endemik türlerinin sağlığımıza pozitif etkilerini konuşacağız

zamanla dönüşen yemek kültürünü mutfağımızın zenginliklerini konuşacağız. Sağlıklı beslenmenin sürdürülebilir bir yaşamın ipuçlarından bahsedeceğiz. Alaçatı'nın tüm sokaklarında müzik tınaları yükselecek müzik tınısı deyince beni Boğaziçi yıllarından dostum ve çok yakında kaybettiğimiz hepimizin dostu Tolga Akyıldız'ı da rahmetle anıyorum. Yirmi yedi Nisan Perşembe akşamı açılış konserimizde Antakya Medeniyetler Korusu'nu konuk edeceğiz. Iki bin yedi yılında farklılıklarımızın nasıl zenginliğe dönüştüğünü vurgulamak için kurulan medeniyetler arası köprü kurarak Hatay'ın tanıtımına katkı sağlamaya çalışan Antakya Medeniyetler Korusu da depremde birçok üyeliğini kaybettiler. Onlar da Anadolu coğrafyasının tüm renkleriyle bir gökkuşağı gibi güzelleştiğini Sen, ben çatışması yerine biz olabilmenin nasıl mucizevi sonuçlar yarattığının muhteşem bir örneğini ortaya koyuyorlar. Yirmi sekiz Nisan Cuma akşamı müthiş yeteneğiyle karşı konserimiz var bugün altı Şubat felaketinin en derin şekilde yaşayan birçok akrabasını kaybeden sanatçımız depremin hemen ardından memleketi Hatay için tüm imkanlarını seferber etmiş, Hollanda'da verdiği yardım konseriyle deprem bölgesine destekler sağlamıştır. Karsu gibi acının karşısında dimdik duran, yaraları sarmak için tüm kalbini ortaya koyan cumhuriyet kadınlarımız yeniden doğuş için en büyük umudumuz.

Duman Grubu yirmi dokuz Nisan Cumartesi akşamı içimizdeki burukluğu dağıtacak. Güçlü müzikleriyle enerjimizi yükseltecek, müziğin iyileştirici gücü yeniden doğuş için ruhumuzu harekete geçirecektir

otuz Nisan Pazar akşamı kapanış konserimizde Altuğ Dilmaç ve Maya Eryüce ile zamansız şarkılarda buluşacağız.” Şekline özetledi



Bitki bazlı, sağlıklı, etik ve sürdürülebilir yaşamı teşvik etmek.

Bu tür festival, bağımsız olarak düzenlenmesine rağmen, her etkinliğin ortak bir misyonu vardır: Gıda hakkında , konuşmacılar, ürünler ve genel kaynaklar ve seçici yiyiciler için bilgilerle bitki bazlı, sağlıklı, etik ve sürdürülebilir yaşamı teşvik etmek.

Endemik türleri çevrede tutmak önemlidir. Birçoğu, habitat kaybı ve diğer insan eylemleri nedeniyle tehlike altında. Sadece belirli bir alana özgü oldukları için değil, aynı zamanda biyolojik çeşitliliği korumak için de önemli oldukları için kurtarılmaları önemlidir. Tüm türlerin korunması önemli olsa da, yerli türler ve endemik türler dahada önemli

Onlar sadece bir fikir değil, tam arka bahçemizdeler. Onlarla barış içinde bir arada yaşamayı taahhüt ederek kendi ekosistemlerimizi koruyor ve kendimiz ve çocuklarımız için daha sağlıklı bir gelecek sağlıyoruz. 

yilmazparlar@yahoo.com

2 Mart 2023 Perşembe

Yalova’daki Konya ve Etliekmek-Yılmaz Parlar

 Yalova’daki Konya ve Etliekmek

Türk mutfağı, Dünyanın üç büyük mutfağından biri olduğu söylenir.  Dünya ülkelerine pek çok harika Türk Mutfağını, Türk restaurantıları dahil etmek girişiminde bulunan, Otantik Türk malzemeleri ve pişirme yöntemlerini, tanıtmayı amaçlayan Gelenekler bir toplumu oluşturan önemli unsurlardır. Kültürel mirasımız, alışkanlıklarımız, bilgimiz ve davranışlarımız onlara özel önem verdiğimiz için değişmez. Yüzyıllar geçmesine rağmen aynı kalma sebebi geleneklerimizdendir. Bunları tanıtdığımız zamanda markalaşırız.



Yalova’da Akdağlar Restaurant meşhur Konyalı Etliekmek ile gastronomiye hizmet vermesi takdire değer bir işletme olduğunu hak ediyor.

Her zaman söylenildiği gibi, Başda protokolun yabancı misafirlerini Türk Mutfağını tanıtması, onlar ile ağırlaması büyük rol oynar şeklinde… Başarılı Yalova Valisi Muammer Erol’da özel konuklarını yüz akıyla ağırladığı Akdağlar Restaurantın meşhur Konyalı Etliekmek tanıtımı bunun en güzel örneği… Buna tanık oluyoruz.

Yaratıcı ekonomide gastronomi nasıl bir rol oynar.



Restoranlar, kafeler veya küçük üreticiler olsun, her zamanki hacim ve hızda çalışma fırsatından mahrum. Bu nedenle, şehirdeki gastronomi ile ilgili yerlerin ayağa kalkmasına, üretime başlamasına, bir çalışana ödeme yapmasına veya başka birini istihdam etmesine yardımcı olabilecek kapsayıcı projeler dahil Türk mutfağını hak etdiği platforma taşımaya destek olmayı hedeflemesi şehrin protokol kesimiyle başlar.

Türk mutfağı, Dünyanın üç büyük mutfağından biri olduğu söylenir.  Dünya ülkelerine pek çok harika Türk Mutfağını, Türk restaurantıları dahil etmek girişiminde bulunan, Otantik Türk malzemeleri ve pişirme yöntemlerini, tanıtmayı amaçlayan Gelenekler bir toplumu oluşturan önemli unsurlardır. Kültürel mirasımız, alışkanlıklarımız, bilgimiz ve davranışlarımız onlara özel önem verdiğimiz için değişmez. Yüzyıllar geçmesine rağmen aynı kalma sebebi geleneklerimizdendir. Bunları tanıtdığımız zamanda markalaşırız.

Türk mutfağı; büyük ölçüde Orta Asya, Orta Doğu ve Balkan mutfaklarının kaynaşması ve rafine edilmesi olarak tanımlanabilecek Osmanlı mutfağının mirasıdır. Türk mutfağı, Batı Avrupa dahil diğer komşu mutfakları etkilemiştir. Osmanlılar, kendi padişahların çeşitli mutfak geleneklerini Orta Doğu mutfaklarından gelen etkilerle ve Orta Asya'dan gelen geleneksel Türk unsurlarıyla kaynaştırdı ve birçoğunun güçlü bölgesel çağrışımları olan çok çeşitli spesiyaliteler yarattı.

Turizm ve gastronomi arasındaki bağlantı çok güçlüdür. Turistler seyahat ederken biyolojik ihtiyaçlarını karşılamak için sadece yemek zorunda olmakla kalmaz, gastronomi de turistlerin deneyim kalitesine katkıda bulunur, böylece genel seyahat deneyimine damgasını vurabilir


Birçok Lezzetin Bir Araya Geldiği, Meşhur Konya Etliekmek hakkında bilgileri Akdağlar Restaurant sahibinden alıyoruz.

Etli ekmek, 1,8 ölçü hamur, 1 ölçü et, 1 ölçü sebzeden oluşuyor. Etleri düve etinin kaburga ve boşluk kısmından kullandıklarını, domates, yeşil biber, soğan, maydanoz, tuzdan oluşan sebze karışımı ile et yoğrulduğunu özel fırın ateşinde usulüne göre piştiğini öğreniyoruz. 


Fırın küreklerine sığmayan etli ekmeğin boyu enide yine ölçüler dahilinde…Göze ve damak tadına hitap eden lezzetli bu etliekmeğin haricinde özel çorba ve tatlı seçkileride dahil edildiğinde, Yalova’da Türk mutfağın otantiğini görüyoruz.


Akdağlar Restaurant sahibi, Coğrafi işaret tescili, etliekmek, 1200’lü yıllardan itibaren Konya’da üretildiğini belirtti


yilmazparlar@yahoo.com

12 Ekim 2022 Çarşamba

4. Uluslararası Afyonkarahisar Gastronomi Festivali-Yılmaz Parlar

  Gastro Afyon Fest Nasıl Geçti ?


4. Afyon Gastronomi Festivali hedeflenen amacına ulaştı mı ? 

Yaratıcı ekonomide gastronomi nasıl bir rol oynuyor. ? 

Restoranlar, kafeler, barlar vs. veya küçük üreticiler olsun, her zamanki hacim ve hızda çalışma fırsatından mahrum. Bu nedenle, şehirdeki gastronomi ile ilgili yerlerin ayağa kalkmasına, üretime başlamasına, bir çalışana ödeme yapmasına veya başka birini istihdam etmesine yardımcı olabilecek kapsayıcı projeler dahil Türk mutfağını hak etdiği platforma taşımaya destek olmayı hedefleyen belediyelerimiz, Festivaller düzenlemektedirler.



Türk mutfağı, Dünyanın üç büyük mutfağından biri olduğu söylenir.  

Dünya ülkelerine pek çok harika Türk Mutfağını, Türk restoranları dahil etmek girişiminde bulunan, otantik Türk malzemeleri ve pişirme yöntemlerini, tanıtmayı amaçlayan belediyelerimizden Afyonkarahisar Gastronomi Festivalinin 4.ünü düzenledi.



Afyonkarahisar, Motor Sporları Merkezindeki 7.8.9 Ekim 2022 tarihlerinde  gerçekleşen festival bir şehre turizmi çekmek için kapsamlımıydı?

Gelenekler bir toplumu oluşturan önemli unsurlardır. Kültürel mirasımız, alışkanlıklarımız, bilgimiz ve davranışlarımız onlara özel önem verdiğimiz için değişmez. Yüzyıllar geçmesine rağmen aynı kalma sebebi geleneklerimizdendir. Bunları tanıtdığımız zamanda markalaşırız.



Turizm ve gastronomi arasındaki bağlantı çok güçlüdür. Turistler seyahat ederken biyolojik ihtiyaçlarını karşılamak için sadece yemek zorunda olmakla kalmaz, gastronomi de turistlerin deneyim kalitesine katkıda bulunur, böylece genel seyahat deneyimine damgasını vurabilir. 



SWOT analizi yaptığımızda ma Varlıkları Tanımlama tanıtma, topluluğun benzersiz unsurlarını belirlemeye yardımcı olması için sekiz farklı varlık alanı listesini bir kılavuz olarak ele alındığında;  mimari, sanat, ticaret, mutfak, gelenekler, coğrafya, tarih ve insanlar. Ön plandadır.

İnsanlar kısmı "Bizim Mutfağımızda önce, İnsan Pişer" sözüyle çok yerinde ifade ediyor.

“Bizim mutfağımızda önce, İnsan Pişer” temasıyla, Afyonkarahisar Valiliği koordinasyonunda Afyonkarahisar Belediyesi tarafından Profesyonel Aşçılar Derneği TÜRSAB ve pek çok kurumun paydaşlığında organize edilen 4. Uluslararası Afyonkarahisar Gastronomi Festivalinde protokol konuşmalarında “Bizim mutfağımızda önce, İnsan Pişer” sık sık tekrarlanan sözüyle insanın olgunlaşması mükemmel bir çizgide olmasının altı çizildi. Bizin Afyon İnsanımız mükemmeldir dolayısıyla yemeklerimizde mükemmeldir algısı yaratıldı. Lezzeti yemeğin yolu kaliteli malzemeden geçtiği ele alındığında bizde kalite ön plandadır vurgulandı.



Festival Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Vali Kübra Güran Yiğitbaşı, Belediye Başkanı Mehmet Zeybek, Afyonkarahisar protokolünün öncülüğünde kortej yürüyüşü ile başladı.  

Afyonkarahisar Belediye Başkanı Mehmet Zeybek, Açılış konuşmasında özetle Afyon’un 2019 yılında UNESCO tarafından tescillenen Gastronomi şehri olduğunu söyledi    





Zeybek  “600’ün üzerinde yöresel lezzetimiz var. 32 ürün tescillendi, 31 ürünümüzün de tescili için başvuru yapıldı. 99 ürünümüzün tescil almasını hedefliyoruz. Engelsiz Gastronomi Mutfağı ve Terapi Merkezimizi tamamlayarak önümüzdeki günlerde hizmete sunacağız  ”  dedi



Vali Kübra Güran Yiğitbaşı, “ Afyonkarahisar yalnızca yolların kesiştiği bir lokasyon olmaktan öte, tarihin, hafızanın,  kültürün, sanatın ve lezzetin buluştuğu bir kültür merkezidir. Friglerden Osmanlı’ya, Milli Mücadeleden Cumhuriyet tarihine kadar coğrafyamızın ve tarihimizin dönüm noktalarına ev sahipliği yapmış; ülke ekonomisine önemli kalemlerde katkılar sunmuş ve Anadolu’nun kültürel değerlerinin yaşatılmasında öncü roller üstlenmiş dinamik bir şehirdir.” demekle şehri varlıkları tanıtan unsurları (mimari, sanat, ticaret, mutfak, gelenekler, coğrafya, tarih ve insanlar ) özetledi.



Festival her türlü gastronomi etkinliklerle ve tarihi kültürel yerlerin müzelerin ören yerlerin gezilmesiyle bütünlük kazandı. Şehir yönetimi önemli destinasyon şehirlerimizden biri olması için başarılı festival gerçekleştirdi.


yilmazparlar@yahoo.com

2 Ekim 2022 Pazar

Moshonis Balık Restaurant Neden Tercih?-Yılmaz Parlar Haberi

  Moshonis Balık Restaurant Neden Tercih?

En kaliteli deniz ürünlerini yemeye değer veren herkes, Moshonis Restaurant’ı neden tercih ediyorlar? 

En lezzetli Balık Yemekleri Nerede Yenir? Sorusunun cevabı; Neden Moshonis



Şehrin renkli ve çok kültürlü gastronomik zenginliğini keşfetmeye can atan yabancı turistlerinde gözbebeği olan, Feneryolu Bağdat caddesindeki Moshonis Restaurant’ı özel yapan nedir?

Başkalarını, lezzetli deniz ürünleri ile beslemeye sevgisi olan, alçakgönüllü, saygılı, empati duyan, dahiyane yemek hazırlayan, Ayvalık Cunda adalı ödül zengini Şef İsmail Doğan, 1986 yılından beri sektörün içinde.



Şef İsmail Doğan sahibi olduğu, “Mis Kokulu Ada” anlamına gelen, Moshonis Restaurantın Mutfağında 3 temel değeri; Her zaman tazeyi en kaliteli malzemeleri tercih etmesi, sade ve lezzetli tutması, bunlarıda azim, disiplin, bağlılık, yaratıcılık, sezgi, sürdürülebilirlik ve takım çalışlarına dostlukla, samimiyetle danışman nitelikli olması. 



Yetenekli Şef İsmail Doğan, en iyi deniz ürünleri satıcılarıyla ilişkiler geliştirdiğini, nadir bulunan balık türleride dahil olmak üzere, gelişmiş bir tedarik lojistiği olduğunu söylüyor. Böylelikle, gastronomide lezzetin en önemli unsuru kaliteli malzemeden geçtiği, ele alındığında, avantaja sahip olduğu ortaya çıkıyor. A Sınıfı deniz ürünlerinden A Sınıfı yemekler elde ediyor.



Mutfağına yeni tarifler, yeni lezzetler ve yeni pişirme teknikleri getirmek için devamlı sayısız deneyimlerini dile getiriyor.

Dünyanın her yerinden artan sayıda ziyaretçiyi memnun eden Moshonis lezzetleri, Cunda efsanesi Balıkesir Ayvalık ürün lezzetleri olmadan yapamazsınız diyor Şef İsmail Doğan. 



Menüsünde zengin balık ve deniz ürünleri seçkisiyle hazırlanan yemekleri, Türk Mutfağına- Türk gastronomisine Deniz kültürünü getirenlerden biri olarak, şef İsmail Doğan’ın sahip olduğu Moshonis restaurantına ayrıca bir değer kazandırıyor.

Menüde Akdeniz, Ege, Marmara denizin farklı yerlerinden gelen balık ve deniz ürünleri koleksiyonuna sahip söz konusu yemekler, biber, sarımsak, kekik, zeytin, kapari, çeri domates ekleriyle hatta portakal suyu ile krema ve peynir çeşitleri vs. uyumlu kokulu baharatlar ve sebzelerle zenginleştiriliyor. 

Çorbası, aperatifler, balık köfteleri, Patlıcanlı Balık kebabı, Patlıcan Merzane, ahtapot kokoreç ve daha pek çok spesialler görülmemiş boyutlara ulaşan lezzetleriyle gerçek bir efsane. 



Fiyatlar makul, kalite mükemmel ve ürün çeşitliliği geniş. Balık restaurantda ilk balık önemlidir. Balıkdan başka restaurant atmosferi, hizmet kalitesini ve diğer kriterleri sayarsak buranın turizmi teşvik eden turizmin geleneksel mutfağını yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtan yeni yemek deneyimleri yoluyla kültür yansıtan mekan olarakda görülmesi, değerini katlıyor.

Mis kokokulu ada anlamına gelen Moshonis Restauranta 1001 lezzete sahip Balık evi demekde gerekiyor.


yilmazparlar@yahoo.com


5 Eylül 2022 Pazartesi

Üretim ve Tedarik Zincirinde Güvenilir Olmak-Yılmaz Parlar

  Üretim ve Tedarik Zincirinde Güvenilir Olmak

TÜYAP Fuar ve Sergi Merkezinde, 1-4 Eylül tarihleri arasında süren WorldFood 2022 fuarında pek çok panel düzenlendi. En önemli olanlardan biri, Yapder Güvenilir Gıda Platform Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünü üstlendiği, “Üretim ve Tedarik Zincirinde Güvenilir Olmak” konulu paneldi.


Öncelikle Gıda güvenliği nedir?Genel güvenliğe göz atalım

Gıda güvenliği, gıdanın hazırlanırken veya yenilirken kullanım amacına uyulması şartıyla tüketiciye zarar vermeyeceği' bir kavramdır.  

Gıda güvenliğinin sağlanması bir halk sağlığı önceliğidir ve gıda güvenliğinin sağlanmasında önemli bir adımdır. Etkin gıda güvenliği ve kalite yönetim sistemleri, yalnızca insanların sağlığını ve refahını korumak için değil, aynı zamanda iç, bölgesel ve uluslararası pazarlara erişimi teşvik ederek ekonomik kalkınmayı teşvik etmek ve geçim kaynaklarını iyileştirmek için de kilit öneme sahiptir.

Tüketicilerin güvenli, kaliteli ve uygun fiyatlı gıda ürünlerine yönelik beklentileri yüksektir. 

Güvenilir ve izlenebilir bir gıda tedarik zinciri, tarımsal gıda endüstrisi pazarının en kritik ve vazgeçilmez yönlerinden biridir. Tarım ve gıda üretimi, bir ulusun büyümesi ve gelişmesi için temel araç olmaya devam ediyor. 

Gıda izlenebilirliği, özellikle blok zinciri uygulamalarındaki yeni gelişmelerle birlikte, endüstri ve akademi genelindeki son gıda güvenliği ve kalitesi tartışmalarının merkezinde yer almaktadır.

“Üretim ve Tedarik Zincirinde Güvenilir Olmak” konulu panelde Moderatör Yapder Güvenilir Gıda Platformu Başkanı Celal Toprak, Panelistler; Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, İstanbul Ticaret Odası yönetim kurulu sayman üyesi Ahmet Özel, Topkapı Üniversitesi gastronomi bölümünün başkanı Prof. Dr. Aziz Ekşi çok önemli bilgiler paylaştılar.

Son derece hiperaktif panel gerçekleştiren Modeatör Celal Toprak samimi keyifli atmosfer içerisinde “Üretim ve Tedarik Zincirinde Güvenilir Olmak” önemli konuyu mükemmel bir şekilde işlemesini sağladı.


İlk söz verdiği Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, öncelikle Balıkesir’i özetledi. “960 adet kırsal mahallesi yani köyü var.  290 kilometre sahil şeridi içerisinde turizm var. 

Balıkesir'in tarihinden bahsetmek gerekirse Balıkesir. Karesi Beyliği diye geçen bir yer. 1870  yıllarda Balkanlar’daki o ulusal hareketler başlayınca. Her yerden göç alıyor. Balıkesir bu 1870  Balkanlar’dan gelen ve Kafkas’lardan gelen o göçler sayesinde nüfusu 2 katına çıkıyor. 

Yani o günkü nüfusu 230 binken 460.000 civarına çıkıyor ve Balıkesir'in ismi oradan veriliyor. 

Karesi vilayeti olmasına rağmen bal çok demek hisarda yerleşke anlamında kullanılıyor. Yerleşkesi bol manasında kullanılıyor. 

Balıkesir'de gastronomide de gerçekten çok farklı özellikleri olan bir yer. Biz 50 peynirli şehir Balıkesir diyoruz. Dağlarından bal akan ovalarından yağ akan şehir Balıkesir diyoruz. 2 deniz bir şehir Balıkesir diyoruz. 

Hakkıyla balı üreten bir yer. 3 milyona yakın büyükbaş küçükbaş canlı varlığı olan 33 milyona yakın kanatlı varlığı olan bir şehirden bahsediyoruz. Zeytin ağaçları var ve yaş ağaç yaş ortalaması 152- 100 yıl, yani 1000 yıllık ağaçlar da var. 10 yıl önce ekilmiş ağaçlar da var ama değişmeyen bir şey var. Mesela bizim Körfez bölgesi Ayvalık, dünyada İtalya ve İspanya'dan yarışır. bir bölge neden sürdürülebilirliği ve aynı kaliteyi veren ağaçlar var? Coğrafi bölgede en önemli o yeni ekilmiş ağaçların daha şeyi belli olmamış, yani aynı kalitede vermiyor ama 100 yıldır aynı zeytinyağı kalitesini veriyor. 

Demlenerek yemek yapan ızgara kullanılmayan mutfağa çok güçlü balığın 1000 yıl öncesinden tuzlanarak Marina edilmiş mezeleri.” Şeklinde itibarına düşkün üreticelerin sağlıklı ürünlerini anlatdı. 

Ahmet özel. “İstanbul Ticaret Odası'nda da gıda komiteleri başkanlığını yürütmekteyim. Istanbul Ticaret Odası, 640000 üyeli bir Dünya devi kuruluş bu meseleyle. Tüm sektörlerin temsil edildiği meclis üyeleri ve komite üyelerince bir kurum, burada 9 komiteyle biz gıda sektörünü temsil ediyoruz. 9 komitede 30 meclis üyemiz de istanbul'a hizmet etme gayretindeyiz. 

Gıda ihtisas komitesi ne iş yapar? Gıda ihtisas komitesi gıda ile ilgili her türlü sorunu siyasetçilere gündemler ve bu Sektörlerdeki tüccarların gerek sorunlarını gerekçe daha iyiye olmalarına yönelik çalışmaları siyasi erk konusunda. Gerek uyarılarla gerek raporlamalarla gündem haline getirerek kanunlarda yer almasını sağlar. Biz böyle bir kurum ve kuruluşuz. Güvenilir ürün dendiğinde ne anlamamız gerekiyor? Tabii ki gıda sektörüyle ilgili biz daha çok güvenilirlik üzerinde duruyoruz.” dedi

Topkapı Üniversitesi gastronomi bölümünün başkanı Prof. Dr. Aziz Ekşi hilelerin tarihi anlatdı Yunan, İngiltere’den eski hilelere örnekler verdi.

“2 koşulu var birincisi. Yasal gereklilikleri yerine getirmek yasal gereklilikler ne söylüyorsa onları yerine getirmek, ikincisi de tüketici beklentilerini karşılama. Tüketiciyi ne istiyorsa onu yerine getirmek. 

Hilesiz rekabet ortamında toplumun talebini karşılaması lazım.,Hileyi ayırmak, saptamak gerçekten çok zor. Gerçek anlamda 1 gıda hileli mi değil mi? Bunu saptamak o kadar kolay değil ve hilesiz olanları kamuoyuna tanıtmaya başlıyorlar. Kontrol sıklığının iyi belirlenmesi lazım. Yani yapanın yakalanacağını bilmesi lazım. Yakalanması için de kontrolün belirli 1 sıklıkla yapılması lazım. Mesela türkiye'de sanıyorum 700 bine yakın gıda işletmesi var, üreten tüketen ve diğerleri. Satış yeri olarak sanıyorum bunların. 1 tanesine yılda 1 kere bile kontrol yapılamıyor. Oysa bilim diyor ki, üretim yapılan yerlerin yılda 4 kez. Satış yapılan yerlerin 2 kez. Tüketilen yerlerinde en az yılda 3 kez kontrol edilmesi lazım. Ona göre bir sistem kurulması lazım.” Gibi önlemleri dile getirdi. 


Sonuç olarak bizim anladıklarımız; 2050 yılına kadar dünya nüfusu 9 milyara ulaşacak, küresel orta sınıf 2 milyardan neredeyse 6 milyara ulaşacak ve bunun sonucunda gıda talebi 2050 yılına kadar artabilir” diyor. en az iki katı. Peki gezegeni yok etmeden ve geleceğimizi tehlikeye atmadan tüm bu insanlar için yeterli ve kaliteli gıdayı nasıl üretebiliriz?”

Gıda endüstrisinde, tedarik zincirinin verimliliği, kârlılık ve güvenlik için hayati öneme sahiptir. Gıda tedarik zincirinde verimliliği, güvenliği ve üretkenliği artırmak için birçok fırsat vardır.

En son trendlerin gücünden yararlanarak tedarik zincirin etkin bir şekilde yönetilmesi, kârlılığa katkıda bulunması ve tüketicilere güvenli ve kaliteli bir ürün sunulması sağlanabilir.

İletişim bulut tabanlı olduğunda, zincirde yer alan personelin, yöneticilerin ve diğer profesyonellerin kendi rollerini ve sorumluluklarını anlamalarını kolaylaştırarak her bir sürecin ana hatları düzenlenebilir.

Bileşenlerin ve hammaddelerin tedariği, Üretme, İşleme ve paketleme, Depolamak, Toptan dağıtım, Tüketicilere perakende yeniden dağıtım gibi tedarik zinciri aşamalarında; İzlenebilirlik eksikliği, Ürünlerin güvenliğini ve kalitesini koruyamama, Kötü depolama ve depolama uygulamaları, Taraflar arasında yetersiz iletişim, Artan tedarik zinciri maliyetleri, Enerji ve yakıt maliyetleri, Lojistik ve nakliye, insan gücü, Yeni teknolojiye yatırım, Depo ve mağazalarda stok takibi ve kontrolünün yapılmaması, Güvenilir veri toplama, veri kalitesi. Büyük bir sorun gördüğümüz alanlardan biri envanterdir. Maliyetleri kontrol etmek ve kaliteyi korumak ve müşterileri memnun etmek için envanterin dikkatli bir şekilde yönetilmesi gerekir. 

yilmazparlar@yahoo.com

11 Ağustos 2022 Perşembe

Hint Mango Festivali -Haber Yılmaz Parlar

Hint Mango Festivali 


Vitaminler, mineraller ve antioksidanlar açısından etkili sağlık yararları bulunan, binlerce yıldır Hindistan'da önemli bir mahsul olan mango tanıtımı için İstanbul Hindistan Başkonsolosluğu ve Gedik Üniverisite iş birliğiyle 10 Ağustos 2022 Çarşamba günü Teşvikiye Healin Foods mekanda festival düzenlendi. 



Hindistan'ın İstanbul Başkonsolosu Sudhi Choudhary, Gedik Holding –Gedik Üniversite Yönetim Kurulu Başkanı, DEİK Bangladeş İş Konseyi Başkanlığı ve DEİK Asya Pasifik Bölge Başkan Yardımcısı Hülya Gedik, Healin Foods sahibi Arzu Gedik festival açılış konuşmaları gerçekleştirdiler.  


Türkçe ve İngilizce konuşma yapan Hindistan'ın İstanbul Başkonsolosu Sudhi Choudhary, Çocuklarımıza ve sevdiklerimize sağlıklı beslenme konusunda yedirdiğiniz yiyeceklerle bilinçlimiyiz şeklinde giriş yaptı. Vatanı Hindistan olan mango'nun ülkenin her yerinde yetiştirildiğini, binlerce mango çeşidine sahip olduklarını, büyük bir kısmı dünya çapında ihraç edildiğini söyledi. Potasyum, beta karoten, çeşitli vitaminlerle dolu meyvelerin kralı antioksidan olduğunu dile getirdi.



Başkonsolos Sudhi Choudhary “Hindistan 2020- 2021 yılı hasatında 37 milyon dolar değerinde 21milyon tondan fazla mango ihracat etmiştir.

Türkiye’nin Hindistan mangolarına tam anlamıyla erişemediğini bu akşamda bu nedenle burada herkese tanıtmak için Hint mangosunu evinize getirmek istedik. Milyonlarca insan gibi sizin de beğeneceğinizi umuyoruz. “dedi


Türkiye Hindistan arasındaki hertürlü gelişmeleri artırmak adına özelliklede Ekonomi iş hacmini artırmaya hedefli çalışmalarıyla başarılı bir trend sürdüren Başkonsolos Sudhi Choudhary, Gedik Holding –Gedik Üniversite Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik’e ev sahipliği için teşekkürlerini sundu.

 


Kadının ekonomideki rolünü, her platformda yaptığı konuşmalardaki  fikirlerle, ufukları açan Hülya Gedik, Holding bünyesinde bulunan Gedik Üniversitesi ve yine bünyede bulunan Gedik Üniversitesinin Diyetisyen bölümlerinden eğitimli Healin Foods mekanlarında yaptığı  konuşmasında ; Başkonsolos Sudhi Choudhary ile birlikte düzenledikleri festivalde Hindistan’dan özel olarak gelen mangoları çeşitli tatlılarda ve sade mango meyvesi olarak sunacaklarını söyledi.


Sağlıklı mutfağa sahip oldukları için insan sağlığına zarar veren şeker, tuz vs. kullanmadıklarını, tamamen organik yiyecekler sunduklarını açıkladı.


Hülya Gedik, bu gibi vücuda zararlı olabileceğini düşündükleri ürünleri kullanmadıklarını, tamamen organik iyi tarım organik tarım ile üretilen ürünler ile onun içerikleriyle yapılan menüye sahip olduklarını ifade etdi.



Hülya Gedik “Bu sene beşinci yılını kutlayacağız. Güzel bir isminiz var ama bugün çok özel bir gün. Hindistan'dan gelen mangoları tanıtıyoruz. Bunun için Istanbul Başkonsolosu Sudhi Choudhary’e çok teşekkür ederim. Böyle bir konuda ev sahipliğinde bizi tercih ettiği için. Ben aynı zamanda DEİK’de İş Konseyi Başkanıyım. Kızım Arzu Gedik bu mekanın sahibi, onun da bu festivalde çok büyük katkıları var. Çok emek harcadı” Diyerek Arzu Gedik’i birkaç kelime yapmak isteyebilir şeklinde konuşmaya davet etdi


Hindistan’ın mango ihracatı için yeni coğrafya aramasını göz önünde bulundurduğumuzda; Arzu Gedik “Mangoyu Türk ithalatçılarına tanıtım için bu festivali gerçekeştirdiklerini, Hint mangolarını alıp Türkiye'ye getirmek ve farklı türde yiyecek veya içecek yapmak isteyen ithalatçılara bir ışık tutmak anlamında festivali özetledi



Sankritçede harika meyve anlamına gelen Mango, Hindistan'da M.Ö. 2000 yılına kadar uzandığı bilinmektedir.

İhracatı artırmada gıda işlemede yenilikler, meyvenin raf ömrünü uzatdığı gibi mesafe sorununun üstesinden gelen başarıyıda getirdi.

Hint mutfağının temel dayanağı ve dünya çapında popüler olan renkli, tatlı meyveler, K vitaminiyle kanın etkili bir şekilde pıhtılaşmasına ve kansızlığı  önlemeye yardımcı olur.  Ayrıca kemikleri güçlendirmede önemli bir rol oynar.

Mangolar ayrıca kan damarları ve sağlıklı kolajen oluşturmak için önemli olan ve iyileşmenize yardımcı olan C vitamini açısından da zengindir.

Mango, meyvenin sarı-turuncu renginden sorumlu bir pigment olan beta-karoten bakımından zengindir. Beta-karoten bir antioksidandır, mangoda bulunan birçok antioksidandan sadece biridir. Mangodaki antioksidanların, hücrelerinize zarar verebilecek ve potansiyel olarak kansere yol açabilecek serbest radikallerle savaştığı bilinmektedir.

Mangolar ayrıca kardiyovasküler sisteminizi desteklemek için de faydalıdır. Her ikisi de daha düşük kan basıncı ve düzenli bir nabızla bağlantılı olan harika bir magnezyum ve potasyum kaynağıdır. Ayrıca mangolar, mangiferin olarak bilinen ve ilk çalışmaların kalp iltihabını  azaltabileceğini öne süren bir bileşiğin kaynağıdır.

Bunun gibi çok yararlı bitki olan mangonun çeşitli sunumları Festivalde konuklara ikram edildi.


yilmazparlar@yahoo.com